Fresko Apartmanı, Kuzguncuk’ta, birbirlerini hafızalarıyla var eden, birbirlerinin hayatlarına sığınan Kirkor’un, Rüya’nın, Eleni’nin, Ani’nin, Nadia’nın,
Ali Turhan’ın, Bora’nın ve İsmail’in kavuşma alanı. Napoli’den İstanbul’a gelen Defne’nin araladığı tozlu tahta bavul Matilda’nın bahçesine, kimsenin bilmediği kırık bir aşk hikâyesine, bu aşka duyulan saygıya, 6-7 Eylül olaylarına ve yurdundan kovulan Rumlara açılıyor.
Başak Baysallı, Fresko Apartmanı’nın dairelerinde gezinirken kapıları hiç kapatmadığı gibi
her hikâyeyi birbirine titizlikle iliştiriyor.
Herkesi herkesle dost kılan ortak bir acının kimliğini tutuşturuyor elimize. Adım adım çözülen bir sırrın, unutuşun ve hatırlayışın öyküleri!
Zor gibi görünür, ama kolaydır Hristo teyeli.
Tamam, uzaktan bakıldığında kazayağını andırıyor olabilir, ama yine de Hristo bunun adı, öyle öğrendim ben. Eleni’den… “İp, kumaşa zıt bir renkte olmalı ki teyel kaybolup gitmesin,” derdi. Ne geldiyse başımıza bu zıtlıklardan gelmedi mi zaten? Her şey Eleni’nin hafızasında yitip gitti.
Kumaştaki teyeli kaybetmişim, çok mu?
(Tanıtım Bülteninden)