“Kızarmış ekmeğin üzerine çilek reçeli sürdüğün birini asla unutamıyorsun.” demişti kadın. Unutamayışın her
konusu açıldığında bu birlikteliğin yazgısının ayrılık olacağını, birlikteliğin içindeyken dahi sessiz bir şekilde hisseder
gibiydiler. Cümlelerinin arasına gizlenmiş olan bu eylemin gerçekleşeceğine dair inançlarını kırmak için, anı
diye biriktirdikleri bütün davranışları, eşyaları, yürüyüşleri, bir kalp atımı kadar uzak kalan yolları ve daha binlercesini
devamlı ortaya döküyorlardı. Bedelleşmiş bir mutsuzluktan şikâyetçi değildiler, bu mutsuzluğu yan yana
sahiplenemeyecek kadar uzaklaşmaktan geliyordu korkuları. Sanki tahribatı ağır bir deprem olmuş da tanıdık
bir ses arıyorlarmış gibi geçireceklerdi bu ayrılığı. En sonunda bir telefon gelecek, aralarındaki bütün kopanları
tek tek bağlayacaktı. Şimdi bütün bunlardan habersiz bir şekilde sürdürüyorlar içlerinde duran ayrılığı.”
Boşluğa karşı söylenmiş bir hikâyenin yansıması bu anlatı. Twitter’da bilinen adıyla Lefévre, her sayfasında
kendinden, zamandan, Ankara’dan ve hislerden bahisle kelimelere giydirdiği elbiselerden mütevellit bir
defile ile karşınızda.
(Tanıtım Bülteninden)