Nuh tufanında senin gözlerin vardı, dünyadaki bütün gözler senin bir çift gözünden türedi.
n
Hayatımı seninle birleştirmeyeceğim, seninle birleştikten sonra bir hayatım olacak.
n
Yeni taşındığımız evin perdelerini takıyormuşum gibi gülümsüyorsun.
n
Beyaz bir dantel işleyip örteceğim kalbimin üstüne.
n
Ona ne zaman baksam bir melek derhal Esra’nın yüzündeki duvağı kaldırarak sabırla öpmemi bekliyordu.
n
Cennetin dünyaya yamalanmış dikiş izleri olsa olsa gülüşün.
n
Biliyor musun; ellerimde Musa’nın asası yok belki yok ama, saçlarını ortadan ikiye ayırabilirim.
n
Bir kenar mahalle kaldırımı şimdi içim, belirli aralıklarla bozulup tekrar yapılıyor.
n
Esra güldü, annem cenneti ayaklar altına alıp beni sevdi.
n
Suskunluklarım o kadar çok çığ meydana getiriyordu ki çığlıklarımda koyacak yer bulamıyordum.
n
Esra güldü, kaybolmasın diye ortasından bir iplik geçirip boynuma astım gülüşünü.
n
Gözlerinin sahiline iki sandalye atıp derinine, en derinine baktım.
n
Seninle özdeşleşmiş dokular mevcut bedenimde; cennet emeklisi bir terzi üzerime dikmiş sanki seni.
n
Bana yokluğunu söyle, sana kim öldüğümü söyleyeyim.
n
Aşk teoride evrensel bir gerçek olsa da pratikte yerel yaşanır.
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n