‘Sercan'la evlenmek istiyor muyum?' diye hiç sormamıştım kendime. Sorsam bile beynimin bu soruya hata vereceğine emindim. Onu tanımıyordum, hakkında bildiklerim sadece kardeşinin anlattıklarından ve şu bir ayda gördüklerimden ibaretti, o ve aşk... Ben aşk istiyordum. Kalbimde o çarpıntıyı duymak, karnımın içinde kelebeklerin uçuşmasını istiyordum. Sercan'a dönüp baktığımda ise hissettiğim mide ağrısı, heyecan ve yüz kızarıklığıydı. Bir el kalbimi sıkıyor gibi oluyordum. Bunların çoğu aşk romanlarında anlatılmayan hislerdi. Benden hala sorusuna cevap bekliyordu.
"Bilmiyorum. Senin için çok saçma olabilir, ama..." bakışlarımı cama çevirdim. "Ben aşk istiyorum. Hani şu romanlarda olanlardan... Sende kitap okuyorsun, anlıyorsundur."
"Kalp çarpıntısı, kelebekler, böcekler gibi saçmalıklar mı?" diye sordu hafif alaylı bir ses tonuyla. Benimle mi dalga geçiyordu, yoksa kitaplarda klişeleşmiş hislerle mi emin değildim?
"Benimle dalga geçebilirsin." dedim. Sonuçta aşk romanı okusa bile erkekti. Hangi erkek aşkı isterdi ki? Kitaplardakiler hariç, çünkü onlar kusursuz aşık heriflerdi.
"Peki, ya ben senden aşk istersem?"
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.