Yavaş yavaş hudutları çiziliyordu. Nurcay Hanım’ın Ses dergileri, Resimli Roman’’ları, hanımlarıyla beraber evden çekildi.
n
“Maniniz yoksa annem size gelecek” lâfları işitilmez oldu, tek mani(a) Nergis’ti.
n
Yalnızca kendilerinin “Hayat’ı vardı. Hayat mecmuası. Ve pek acılaşmış, sönmüştü.
n
Sonra o da çekildi. Okuyacak kimse yoktu.
n
Sokak, evler koca bir silgiydi, üzerlerinden geçmişti.
n
Mahallenin kuşları başka diyarlara göç ettiler.
n
Beyazlar, yeşiller, maviler hicret ettiler. Sadece kara sarı vardı; karasarı.
n
Çay partilerinin sesi soluğu kesildi.
n
Lokalin bahçesi karanlıklara gömüldü.
n
Aynalar ve giysi dolapları ışımaz oldu.
n
Kahkahalar, emin güvenli tavırlar, yüksek doz övünmeler, erkek-dişi saltanatlar, başka evlere, sapasağlam capcanlı kâşanelere kaçtı.
n
Derin yeis içinde kahırlı baharlar çarnâçar geri çekildi.
n
Nergis, kara bir meleğe “Lütfen, çocuklarımın mürüvvetini görünceye kadar bana izin ver.” dedi.
n
Hâlbuki ölümcül takipteydi.”
n
n
"SARILMAK"; çetin, sancılı bir süreçle karşı karşıya kalan bir ailenin hayata tutunma, yaşama savaşından kesitler.
n
Bir yolculuk, direniş ve "insanlaşma" davasının romanı...
n
Gönlü işleyen nakkaşlar; sarmaşıklar; muhabbetin gerçeğinde seyre dalanlar...
n
Ki Aşk da bir sema gülüşü olduğu kadar; bir "Sar(ıl)mak" eylemi değil midir?
n
Geçmişten derinden süzülüp gelen, zamanı mekânı aşan bir keşif hikâyesi...
n
(Tanıtım Bülteninden)