Muhsin Çelebi sözünü bitirince izin filan istemedi, kalktı. Kapıya doğru yürüdü. Şah İsmail donmuş, taş kesilmişti. Çaldıran’da kırılacak gururu, bugün Türk’ün ateş bakışları altında erimişti. Muhsin Çelebi dışarı çıkarken, kendi gibi hayretten donan nedimlerine, “Şunun kaftanını veriniz,” dedi.Savaşçılardan biri koştu. Tahtın önünde serili kaftanı topladı.
“Buyurun. Kaftanınızı unutuyorsunuz.”
Muhsin Çelebi durdu. Güldü. Çıktığı kapıya doğru dönerek Şahın işiteceği yüksek bir sesle: “Hayır,unutmuyorum. Onu size bırakıyorum. Sarayınızda büyük bir padişah elçisini oturtacak seccadeniz, minderiniz yok… Hem bir Türk, yere serdiği şeyi bir daha arkasına koymaz… Bunu bilmiyor musunuz?” dedi.
Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olan Ömer Seyfettin, yerlilik bilinciyle kaleme aldığı, milli ve manevi değerlerimizi öne çıkaran öyküleriyle her zaman okunmayı hak ediyor…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.