“İşte, namuslu adamın ölümü!”
Hikâyesi bu cümleyle sona eren bir parfümcüyü anlatıyor bu kez de Balzac. İnsanlık Komedyası’nın bu cildinde, XIX. yüzyıl Fransa’sında, Devrim sonrasında yaşanan köklü değişimleri dile getirmek için bir parfümcünün “yükselişine ve düşüşüne” odaklanıyor.
Roman sanatının asıl görevinin “topluma ayna tutmak” olduğunu düşünen Balzac’ın anlatımıyla; sınıf atlamaya çalışan, bunun için elinden geleni yapan, ailesiyle birlikte her türlü fedakârlığa göğüs geren, bir ölçüde de başarılı olan César Birotteau’nun –ne gariptir ki– hem yükselişinin hem de düşüşünün hikâyesi, günümüz dünyası için de geçerliliğini hâlâ sürdürüyor.
Yaklaşık iki yüzyıl önceden seslenen Balzac’ın şu sözüne bugün bile karşı çıkmak mümkün değil:
“İlk dost olduğumuz kimseye kazık atmazsak bir ikincisini bulamayız.”
Bu kez de Türkiye’nin koku uzmanı Vedat Ozan’ın, Mesut Varlık ile birlikte kaleme aldığı sunuşla okur karşısına çıkan Parfümcü César Birotteau’nun Yükselişi ve Düşüşü, Balzac’ın kaleminden bir toplumsal eleştiri olarak da okunabilir.
“Her varlığın bir yükseliş çağı vardır. ... Hayatın bu en olgun zamanında birbirleriyle dengede bulunan ve parlaklıklarıyla
fışkıran canlı kuvvetler yalnız etten kemikten varlıklarda değil, devletlerde, milletlerde, fikirlerde, kurumlarda, ticarette girişilen işlerde görülür; bunlar da soylular ve hükümdar sülaleleri
gibi doğar, yükselir ve yıkılırlar.”
(Tanıtım Bülteninden)