“Bu kitabı ortaya çıkaran süreç 2015 yılında Görülmüştür Kolektifi’nin düzenlediği “Sizin hâlâ bir mektup arkadaşınız yok mu?” kampanyasıyla başladı. Görülmüştür’den yazar Adil Okay, Redfotoğraf grubundan Özcan Yaman’la bir araya gelerek içeri ile dışarıyı buluşturan fotoğraf temelli bir proje geliştirdiler. Bu çalışmanın amacı içeridekilere moral vermekten çok, dışarısı ve içerisi arasındaki politik sürekliliği göstermek. İçeridekilerin hürriyet mücadelesinin dışarıdakilere gündelik hayatlarında yaşadıkları “denetimli serbestliği” hatırlatmış olması. Bir not düşmek isterim. Şimdiye kadar sanat alanında bu kadar çok gezilen bir sergi görmedim. İnanılmaz bir izleyici ilgisi var. Bu ilgi, konunun ne kadar çok insanın hayatına dokunduğunu kanıtlıyor. İnsanlar bir duygu yoğunluğu ile sanki sözcüklerin arasında yakınlarını arar gibi geziyorlar sergiyi. Serginin (kitabın) etkisinin bir çeşit kavuşma hissi olduğunu düşünüyorum...” Ezgi Bakçay (Karşı Sanat)
Görülmüştür Kolektifi ile redfotoğraf Grubu aylar süren zorlu bir süreci geride bırakarak bizlere özgür düş/ünce sesini ulaştırıyor. Biliyorsunuz, cezaevi demiyoruz… çünkü ceza, suçluya verilir. TCK’de bile gerekçe bulunamadığı için tutsak edilenler içeride yıllarını geçiriyor. Onları yaşama bağlayan tek güçleri var: Özgür Düş(ünce)leri. Hapishanelere tıkılan gencecik insanlar düşlerini büyütüyorlar azim ve sabırla. Umutlarını üzmüyorlar. Bir gün başlarını kesintisiz masmavi gökyüzüne çevirip birlikte ağız dolusu güleceklerine inanıyorlar.
50 fotoğraf 50 düşü taşıyor. 50 düş 50 fotoğrafta yaşıyor. Siz de bu kitabın sayfaları arasında gezinerek o özgür dünya düşünü hayata geçirebilirsiniz.
Kolay değil düşleri kaleme almak, kolay değil o düşleri görüntülemek. Kolay değil düşler için dört duvar arasına konulmak.
Onların başardığı zoru siz de sergi salonunda görebilirsiniz.
“Politik tutsaklarla dayanışmayı hedefleyen Görülmüştür Kolektifi ve toplumsal sorunları fotoğraf aracılığıyla belgeleme iddiasını sürdüren Redfotoğraf Grubu’nun hazırladığı Özgürlüğün Sesi projesini önemsedim, üzerine yazmak, onun bilinirliğine katkı sağlamak, gerekli gördüğüm yerlerde –gelecek sergilerin esenliği ve kalitesi için– önerilerde bulunmak ve hepsinden önemlisi izleyiciyi bu sergi (kitap) aracılığıyla “duvarın ardındaki dışarıyla” yaşamaya devam eden içerdekiler üzerine biraz olsun düşündürmek istedim. Beklediğimin aksine meşakkatli fikirlere gark edilen, vahameti kendisini ketleyen ben oldum: “Özgürlük (…) kendi zerdüştlerini yakan ateşgahlarda yanan kendin olmaktır.” Oktay Orhun (susma 24)
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.