Yaşamın kırmızılığından, ölümün karanlığına bir varoluş hikayesi. Kırmızıyla siyahın meşki. Bir insanlık serüveni. Bir varmış bir yokmuş hikayesi gibidir ölümün sosyolojisi. Hayat alanından, ölüm sahasına kolay bir gidiş. Kaliteli bir aşk ve serüvende okumamanız şiddetle tavsiye edilir! (Nesibe ŞENTÜRK) Ölümün notalarında geziniyor ruhum. Hangi ezgiden bir nağme çalsa ölümün ahengiyle bütünleşiyor. Dans ediyor ruhum ölümün kıyılarından Ölüm Sosyolojisi’ne bin bir ritim ile. (Kübra ÇAPKAN) Ölüm ne kadar soğuk bir kelime… Sanki hiç ölmeyecekmişçesine dünyaya dair kalıcı anlatılar kurduğumuz bitmek bilmeyen hülyaların dal budak verdiği hayatın içerisinde kaçınılmaz bir hegemonya! Peki, ama bu ölümün perde arkasında ne var? Bu gerçekliğin kılcal damarlarına kadar ele alındığı gerçeklik: Ölüm Sosyolojisi. (Nilgün ÜNLÜ) Hakkında bildiğimiz net bir şey varsa o da ölüm; ikinci kez deneyimlenemeyen ve herkesin er geç karşılaşacağı bir yolculuktur. Çıkılan her yolculuk (ölüm de dahil) bilinemezliği de yanında taşır. Bilinmeyen korkutur. Bu yüzdendir belki de insanoğlunun onu farklı şekillerde sunmaya çalışması… Diğer her şey gibi ölüm de anlam ifade edebilmeli için ne de olsa giden bizden biri. (Sinem SİVRİ) Ölüm kimine göre nokta kimine göre üç noktadır. Ölmeden önce dirilmek diriyken ölümü anlamaktır. O halde ölmeden önce dirilmeye var mıyız? (Betül TURHAN) Ölümsüz olarak bildiğim tek şey düşüncedir. Düşüncede ölümsüzlüğü yakalamak için “Ölüm Sosyolojisi” geleceğe taşınmış bir yaşam toplamı gibi duruyor. (Mustafa YILDIZ) Ey sevgili kitap! Bunu da not eder misin? Yaşamak ölmek içindir… (Hatice EĞERCİ)
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.