"Ölümün binlerce kapısı var, insanlar çıkıp gidebilsin diye..."
Ayrıntıların dürüstçe açıklanması halinde, ölümün bizi en çok korkutan yönleriyle başa çıkabilmemiz mümkün. Gerçeği bildiğimizde ve ona karşı hazırlıklı olduğumuzda, ölümün keşfedilmemiş ülkesinden sökün ederek bizi, kendimizi kandırmaya ve hayal kırıklığına sürükleyen korkulardan kurtulabiliriz.
Bugüne dek okuduğum en güçlü ve duygusal, en sert ve acımasız kitap.
Oliver SacksBir hayat öpücüğüdür Nasıl Ölürüz, ölümün kasveti, çekildiğimiz köşemize gelip çöktüğünde.
Aslında korktuğumuz ölüm değil bizi o kaçınılmaz sona götüren süreçtir. Ölümle uykuda karşılaşmayı isteriz; geldiğini hissettirmeyen, acısız ve çektirmeyen bir ölüm. Ancak çoğumuz böyle ölmeyecek. Hayatımızın bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçeceği bir matineye hiç gitmeyeceğiz.
Mahşerin atlılarının silahları pek çok ama neredeyse hepsi kalp krizi, inme, kanser, Alzheimer, AİDS gibi hastalıkların seyrine benzer bir süreç içinde bizi ölümle buluşturuyor. Nasıl Ölürüz bu buluşmanın öyküsünü anlatıyor. Korkunç, kirli bir ölümü değil doğal bir süreci izah ediyor büyük bir berraklık ve samimiyetle.
Başarılı ve yetenekli bir cerrah olan Nuland tabuların ve edebi lakırdıların ardına gizlenmiş ve mitleştirilmiş ölüm sürecini hekimliği, klinik deneyimleri ve kişisel kayıpları eşliğinde tasvir ediyor ve hayatı nasıl daha dolu dolu ve anlamlı yaşayabileceğimiz konusunda tavsiyelerde bulunuyor.
Ölmenin nasıl bir şey olduğunu merak eden insanlarla sohbet ediyor. Zaman zaman ölümü çok iyi anladığını düşündüğü Seneca'dan Montaigne'e, Shakespeare'den Tolstoy'a, Rilke'den Camus ve Lillian Hellman'a pek çok şair, filozof ve edebiyatçıyı konuk ediyor satırlarının arasına. Bilim yazınının sınırlarını aşan tutkulu ve şairane üslubuyla hassasiyetlerimize özen göstererek hastalıklar ve ölüm hakkında bizi bilgilendirip eğitmekle kalmıyor; yüreğimize huzur, yüzümüze gülücükler serpiştiriyor.
Nuland'ın eseri, gürültü ve patırtının eksik olmadığı günümüzde ölümün sessizliğini işitmemizi sağlıyor. Bizi, daha önce benzeri görülmemiş açıklıkla, hayata gözlerimizi kapayışımızın katı gerçekliği hakkında bilgilendiriyor ve ölüm anından dahi bir şeyler öğrenebileceğimizi ısrarla vurguluyor. Her sayfası tutkuyla ve çoğu kez bilgece kaleme alınmış.
San Francisco ExaminerSürükleyici… Olağanüstü bir portre ressamının ellerindeyiz... İncelikli düşünüş tarzıyla evrensel olarak merak edilen bir konu hakkında bizi sükûnetle bilgilendiriyor ve önerileriyle eğitiyor.
New York Times Book ReviewSayfa Sayısı: 352
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: h2o Kitap