Aşk deyince aklımıza muharebe, zafer, tahakküm gelmeli. İnsan ilişkileri deyince maddiyat, statü, gençlik, güzellik. Ebeveyn-çocuk ilişkileri ise zaten baştan çıkar üzerine kuruludur. Kadınlar manipülatif, azgın ve haindir. Erkekler ise egemen olamadıklarında zavallı. Bazen taktik ittifaklara yönelseler de imkânı olan herkes başkasını ezerek öne çıkma gayretindedir. Her bir kötücül karakter bir diğerinin kurdudur. Bu tip karakterlerle kurguladığı yapıtlarında Nahit Sırrı Örik okura “gayri romantik” bir evren sunar. Güvensiz bir dünyadır bu. İyiliğe, sevgiye, şefkate yer ol(a)mayan bir dünya. Nahit Sırrı’nın roman ve öykülerine psikanalitik açıdan yaklaşan Hülya Dündar Şahin, Türkçe edebiyatta “şeytanilik” denince ilk akla gelen metinlerin bu yazarının “entrika” temelinde ördüğü kozmosu “patolojik narsisizm” bağlamında irdeliyor: büyüklenmecilik, hayran olunma arzusu, kıskançlık, haset, acımasızlık, para ve iktidar hırsı, sömürücülük. Narsisist Entrikalar’da Örik’in kurmaca yapıtlarının yetkin bir haritasını serimleyen Şahin, saptadığı örüntülerden yola çıkarak narsisizmin metinlerin edebi özelliklerini ne şekilde belirlediğini de çözümlüyor. 20. yüzyıl Türkiyesi’nde yaratılan eşitlikçi, özgürlükçü edebiyattan farklı bir kulvarda yol alsa da, külliyatıyla toplumdaki “dikey” ilişkilerin ve hiyerarşik mekanizmaların adeta sistematik bir panaromasını sunan Örik’in bütünlüklü bir portresine ulaşmayı hedefliyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.