Aslan, öküzün böğürtüsünü duymaya başladığından bu yana içinde bir korku duymaya başlamıştı. Ömründe daha önce ne öküz görmüş, ne de benliğinde korku yaratan öküz böğürtüsü duymuştu.
Öküzün böğürtüsünü duyduğundan bu yana, ne bir yana gezintiye çıkıyor, ne de bir iş yapıyordu. Emrinde çalışanlar onun yiyeceklerini ayağına getiriyordu.
Kral Aslan’a hizmet edenler arasında iki de çakal bulunmaktaydı. Bunlardan birinin adı Kelile, diğerinin adı Dimne’ydi. İkisi de, bilgi ve deney sahibiydiler.
Bir gün Dimne kardeşi Kelile’ye:
“Şu bizim aslana ne oluyor ki yerinden kımıldamıyor ve bir yere de çıkmıyor”, dedi.
Kelile “ Sana ne?” diye kızdı kardeşine. “Bu işe karışmak bize düşer mi ? Biz hükümdarın kapısında yaşayan kimsesizleriz.
Onun dileklerini yerine getiririz yanlızca. Sonra biz, hükümdarın sözüyle uğraşacak, onun işleriyle ilgilenecek kimseler miyiz? Dilini tut ve bil ki, her kim kendisine ait olmayan bir işe ve söze karışırsa başına gelmedik kalmaz”.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.