Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşana kadar kitaplar avcıyı övecektir, derler… İşte Negt ve Kluge’nin eserinin odağı da, Habermas’ın anıtsal yapıtı Kamusallığın Yapısal Dönüşümü’nün önsözünde bir cümleyle değinip geçtiği “tarihsel süreçte bastırıldığı söylenebilecek bir kamusallık türü olan plebyen kamusallığı” biçimindeki temkinli ve bulanık ifadeyi netleştirmek, onu ismiyle “proleter kamusallığı” olarak çağırıp incelemek, bu alternatif kamusallığın bir karşıkamusallık olarak tarihsel bağlamını işaret etmek ve güncel imkânlarını açığa çıkartmak… Burjuva kamusallığının türevi olmayan bir proleter kamusallığı fikri; çürümekte olan burjuva kamusallığına karşıt bir etkili kamusallık... Sadece reel proleter kamusallık girişimlerini soruşturmak değil, gelişmiş kapitalist toplumların iç çelişkilerini de, proleter karşı-kamusallığın lehinde işleyerek geliştirmek, praksis-teori ikiliğini aşmak. Bu kitabın odağı işte bu. Kluge ve Negt, emek süreçlerini, dili, medya karteli ve televizyonu, gündelik yaşamı, emperyalizmin yeni biçimlerini, işçi sınıfının mücadele tarihini ve yenilgilerini “tecrübe” kavramı ışığında yeniden değerlendiriyor. Devrimci teori ve pratiğin büyük ustalarının bıraktığı bakiye, geç kapitalizmin yeni koşullarında ne ifade eder? İşçi sınıfı, bizatihi gündelik yaşamı işleyerek çalışan yeni üretim kamusallıkları tarafından kapsanmadan, onunla nasıl başa çıkılabilir? Yazarların siyasal hedefi, proleter tecrübesinin içeriğini belirlemek değil, ekonomi politiğin kavramlarını, insanların gerçek tecrübeleri yönünde geliştirebilecek bir tartışma çerçevesi kurmak.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.