Hz. Ebû Bekir
- Yazar:Ahmet Cemil Akıncı
- Yayınevi: Bahar Yayınları
- Hamur Tipi: 2. Hamur
- Sayfa Sayısı: 318
- Ebat: 13,5 x 21
- İlk Baskı Yılı: 2011
- Dil: Türkçe
- Barkod: 9789754501254
Kitabı Peygamber Muhammed Mustafa (s.a.v)'in En Yakın Arkadaşının Hayatını Konu Almış Hikayeleştirilerek Okuyucuların Beğenisine Sunulmuştur.
Sunuş
İslâm'dan önce saygın, dürüst ve Allah'ın birliğine inanan bir tacir olan Hz. Ebû Bekir'in (ra), Hz. Muhammed (sav) ile çocukluktan itibaren başlayan büyük dostluğu gittikçe derinle-şerek Allah elçisinin hayatı boyunca devam etmiş, onun ölü-müyle de büyük bir özleme dönüşmüştür. Hz. Hatice'den (r.anhâ) sonra Allah elçisine ilk iman eden o olduğu gibi dört büyük halifenin ve cennetle müjdelenenlerin ilki de odur.
Hz. Ebû Bekir (ra), Allah elçisinin buyruk ve sözlerini te-reddütsüz bir şekilde kabul ettiği için onun, "Bütün insanların imanı bir kefeye, Ebû Bekir'inki bir kefeye konsa, onun imanı ağır basardı" şeklindeki büyük övgüsüne mazhar olmuştur.
Dini-tarihi roman edebiyatımızın öncüsü Ahmet Cemil Akıncı elinizdeki kitapta Hz. Ebû Bekir'in (ra.) hayatını tatlı bir roman üslubuyla anlatmakta, gerek tarihi bilgileri gerekse ro-man ve şiir üslubunu son derece başarılı bir şekilde kullan-maktadır. Hz. Ebû Bekir Yüce Allah'ın birliğine inanan 'Hanif- lerden olduğu için yazar kitabın başında İslam öncesinde o bölgedeki diğer dinlerin durumunu ve Hz. Ebû Bekir ve diğer haniflerin yeni bir din gelmesi ile ilgili beklentilerini de genişçe ele almıştır.
Bu eserle birlikte diğer üç büyük halifenin hayatlarını da yine uzman tarihçi ve ilahiyatçıların titiz incelemesiyle sizlere takdim etmenin mutluluğuyla selam ve sevgilerimizi sunuyo-ruz...
BİRİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ
Bu eser, Hz. Ebû Bekir'in kişiliğini tam olarak açıklaya-bilmek için, yalnız onun hayatını anlatmakla kalmayıp, za-manının dünyasını da hikaye etmektedir.
O çağ insanının ihtirası, her yönüyle işlenmiştir. Yaşama savaşında kullanılan yöntemler üzerinde durulmuştur. Dinle-rin, ticarette ve ahlâk kurallarında yaptıkları etkiye değinil-miştir. Millet ve devletlerin birbirlerine reva gördükleri, sözde hükümdar ve idarecilerin halka yaptıkları zulümler incelen-miştir.
Böylelikle; önce Yüce Allah'ı bulan ve aydınlanan bir ru-hun insan kurtuluş hamlelerinde, tekamülde neler yapabile-ceği bütün gerçekleriyle gün yüzüne çıkarılmıştır. Fakat bü-tün bunlar roman tekniğiyle okuyucuyu sıkmadan sunulma-ya çalışılmış ve böylece, okuyucuya konuyu tetkik imkânı ve fırsatı hazırlanmıştır.
Elbette her cümlesi hakikat olan bir roman yazmak pek zordur... Bilhassa, bin beş yüz sene öncesinin tarihi, her ga-ye ve maksada hizmet için çeşit çeşit rivayetler ile dolu olun-ca daha fazla sabır ve inceleme ister. Görünüşte böyle ise de, iyi niyet ve bundan alınan cesaret ve azim, her dileyeni arzusunda başarıya ulaştıracaktır. Şüpheler, şimdiye kadar alışılmamış, denenmemiş istikamete gidişten doğmaktadır. Unutmamalı ki geçmişin insanı böyle yapardı. Batı bundan daima faydalanmıştır. İslâm âlemi ise tarihi tarih olarak yaz-makla yetinmiş, asırlarca atalarının yoluna gitmemekte ısrar etmiştir. Bugünün insanı bir eserden bilgi alırken zevkini hissini ve vicdanını doyurucu yöntemleri benimsiyor.
Bu çığırı bundan önce yazdığım Hz. Hatice isimli eserimle denedim. Beşinci baskısının hemen bitmesi, hakkında çok olumlu eleştiriler yapılması beni doğruladı ve cesaretlendirdi. Gerek Hz. Ebû Bekir ve gerekse Hz. İbrahim adlı eserlerim, Hz. Hatice ile atılan ilk adımın sağlam oluşundan doğmuş-lardır.
İslâm ve Türk tarihi, bitmez tükenmez hazineler yatağıdır. Onlara eğilip onlardan bir avuç almak ve onlara bakmak, çağımızın şaşkın, ve ne yapacağını bilmeyen, maddecilik yükü altında ezilen insanının yolunu göstermeye yeter. Çün-kü bu hâzinelerde her derdin devası vardır.
Meselâ, Hz. Ebû Bekir okunup bitirildiği zaman görüle-cektir ki, o çağın meseleleriyle bu çağın meseleleri benzerdir. Hz. Ebû Bekir bu meseleleri en salim ve tek yoldan, önce ruhunu imanla yıkayarak, onu medeniyetine ulaştırarak çözmüştür. Allah'ını bulan aydın bir ruhun büründüğü bede-nin, aklın, başarıdan başarıya ulaşacağını ispat etmiştir.
Hz. Muhammed (sav) vefat edince, bütün bir Arabistan'ı kaplayan yangının üzerine, hemen hemen bir avuç sahabey-le, kapanıp söndüren Hz. Ebû Bekir, kuvvet ve kudretini yalnız imanından almıştı. Eserde, yaptığı inkılâplar okunun-ca, Batı medeniyeti etkisinde kalanlar, bunların daha o de-virde, şimdikileri gölgede bırakacak bir haşmet ve İnsanî duygularla yayıldığını görerek hayrete düşeceklerdir.
Bu sebepledir ki, Hz. Ebû Bekir en mümtaz insandır. Her sıkışana yardım etmiştir. O, bir örnektir. Kuvvettir... Kudret-tir...
Gerek bu eserimde, gerekse diğerlerinde sayısız şiirler vardır. Bunların onda dokuzu kahramanlara söylettiğim il- hamlarımdır. Ayırmayışımın tek sebebi sayfaların güzelliğini bozmamak içindir. Esasen, dikkatli bir göz bunları derhal birbirinden ayırabilir.
Arzu ve niyetim, aynı yöntemle ilk dört halifeyi işlemektir. Şüphesiz, Hz. Allah'ın izin ve müsaadesi şarttır.
O'na sonsuz hürmet ve şükran!