Arkadaşını Davet Et


Hz. Aişe - Mustafa Necati Bursalı - Çelik Yayınları-1964

Hz. Aişe - Mustafa Necati Bursalı - Çelik Yayınları-1964 (001665)

0.0
Fournisseur : Minber
Point de monnaie : 100
Taux d`actualisation : %54 Réduction
TVA Inclus : $24.02
Réduit : $11.05
TVA Inclus : $11.05
Code-barres : 9789757161165
KÜ-6

Hz.Aişe

Bu eser müminlerin annesi Hz. Aişe’nin doğumundan dün-yadan ayrılışına kadar, altmış altı (başka bir rivayete göre alt-mış sekiz) yıllık hayatını hikaye eder.

Aişe annemiz için, değil bu hacimdeki bir eser, bunun gibi yüzlercesi yazılsa kafi gelmez. Bu bir başlangıçtır. Ümit ve mu-rat edilir ki, öyle bir hedefe ilk basamak olsun.

Hz. Aişe, bizlere Allah’ın bir lütfudur.

O ayrı gayelerle yaratıldı. Çünkü bilhassa geleceğin insanla-rına, annelerine, rehber olacaktı; öyle hasletlerle bezenip doğ-du.

O, hayata gözlerini açtığı andan itibaren Hz. Muhammed’in (sa) ilmi emrine verildi. Böylece sanki göğsü açıldı, içindeki be-şer ihtirası, gurur, bencillik, fani dünya malına doymazlık ve benzeri duygular alındı. Yerine başta İlahî aşk olmak üzere, bü-tün insanlara sevgi, yardım, engin ve benzerine rastlanmaya-cak derecede yetkin, Kuran ile hadis bilgisi kondu, öylece amel ettirildi. Kısacası, o, Allah’ın, düştüğü zilletten kurtarıp gerçek mertebesine yükselttiği, hak ve hukukunu tekrar verdiği kadın-lığın başöğretmeni oldu.

Ne mutlu ona ki, Hz. Muhammed’e (sa) artık insanları sa-pıklıktan kurtarmaya başlaması emredildiği vakit, bir an bile te-reddüt etmeyen ve erkeklerden ilk iman eden Hz. Ebubekir’in kızıydı. Annesi de yine ilk mümin hanımlardandı. İslâm’da Müslüman bir anne babadan doğan ilk evlattı Aişe.

Ne mutlu ona ki, Allah’ın lütfettiği insanüstü hasletleriyle, daha pek küçükken Müslümanlığın bütün emir ve yasaklarına derhal uymuş, dünyadan ayrılışına kadar da bu emir ve yasak-lara uymayı bırakmamıştı.

Ne mutlu ona ki, gözlerini dünyaya açıp çevresiyle ilgilenme imkanına sahip olur olmaz, karşısında ilk gördüğü ve gözleri-nin kamaştığı sevgili peygamberinin sıcak ilgisi, neşesi olmuştu. Onunla konuşmuş, şakalaşmıştı. Elbette bütün bunlarda ilahi bir emir ve ferman vardı.

Ne mutlu ona ki, Allah, bir Hıristiyan’la sözlüyken onu kur-tarmış ve ihlasmın mükafatı olarak, en çok sevdiği peygambe-rinin haremine vermişti.

Ne mutlu ona ki, Hz. Peygamberde geçen dokuz yıllık evlilik hayatı süresince peygamberinin nice nice mucizelerine şahit ol-muş ve gerek Kur’an-ı Kerim’in tebliği, gerekse diğer vahiylerde peygamberin rahat olması için gereken imkanları sağlamıştı.

Ne mutlu ona ki, peygamberinin rızasını almıştı.

Ne mutlu ona ki, fani dünyadaki pek kısa süren evlilik haya-tına karşılık peygamberinden cennette de zevcesi olacağı müj-desini almıştı.

Ve ne mutlu ona ki, genç yaşında dul kalmasına rağmen, şahsı için dünyanın hiçbir şeyine itibar etmemiş, kalan yıllarını kadınlığa hizmete ve onların eğitimine adamıştı.

Hz. Aişe dokuz yıl süren evlilik devresi sonunda Hz. Pey-gamberden iki binden fazla hadis rivayet etmiştir1. Peygambe-rin sekiz hanımı daha bulunduğu hatıra getirilecek olursa, onun hemen hemen peygamberiyle buluştuğu her zaman ondan ilim tahsil etmek için fırsatları iyi değerlendirdiği gerçeği ortaya çı-kar.

Nitekim, o yaştan itibaren, fıkıh ilminin zirvesindeydi. Tacını giymişti. Çağının en büyük alimleri, ihtilafa düştükleri mesele-lerini ona getirirlerdi ve o bu meseleleri kolaylıkla, İslam’ın emir ve yasaklarından kıl payı şaşmadan çözerdi.

Elbette düşmanları da çoktu. Bunlar Müslümanlığa diş bile-yen kimselerle, farkında olmadan onlara uyanlardı...

Diğer hanımlarla peygamberine hizmet etmek için yarış-masını, alışılagelmiş İran saraylarının, Bizans ve Roma impa-ratorlarının haremlerinde geçen kadın hile ve hurdalarıyla bir tutmak, masallara karışan hadiselere benzetmek, hele de ka-dının beşeri zaafına vermek sadece safdillik olur. Cennette de peygamberinin zevcesi olacağı müjdelenen, böylece cennete gireceği bildirilen hangi kadın, İblis’in şeytanları tarafından şa- şırtılabilirdi...

O mübarek gözlerini dünya karanlığına açtığı an, Asr-ı Saa-detin, ‘Saadet yüzyılının’ başlangıcıydı.

Hz. Aişe, Asr-ı Saadet boyunca, nuru, ilmi ve feyzi artarak muhteşem bir hayat yaşadı. Mekke devrini, Hz. Muhammed’in (sa) vazifesini bitiriş zaferini, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Os-man, Hz. Ali, Hz. Haşan, ve Hz. Muaviye hilafet dönemlerini yaşadı.

Ve nihayet gitti, rabbine kavuştu.

O yıldız sönmüş müydü?

Hayır! Vazifesini, başöğretmenliğini yaptığı geleceğin kadın-larına devrederek, nöbetten çıkmıştı sadece. Saadet asrı son bulurken, onun da huzuru ilahiye çağrılışı emredildi.

Evet, saadet asrının başlamasıyla beraber Aişe doğdu ve fe-leğinde yürüdü. Saadet asrı biterken de çekildi. Kim bilir, belki de dünyadan gelip geçen bu yıldız, saadet asrının görünüşüy-dü, iffetiydi, temizliğiydi, güzelliğiydi...

Allah, ihtimal onun şahsında kullarına bu ihsanı, amellerinin mükafatı karşılığında buyurmuştu!

Ahmet Cemil Akıncı

Adı: AİŞE (Ayşe)

Aişe kelimesi AİŞ’in kadınlar için kullanılan biçimi olup "ya-şayan, rahat yaşayan, hayattan tad alan ve bu vesileyle çevre-sini renklendiren" demektir. ‘Aişe’ kelimesi Türkçemizde ‘Ayşe’ olarak söylenir.

Babası: Hz. Ebubekir

Annesi: Ümmü Rûman. Ümmü Rûman, Amir b. Uveymir’in kızıdır.

Doğumu: M.S. 613 yılında doğduğunda hicrete henüz do-kuz yıl vardı. Hz. Aişe’nin doğumunda Hz. Muhammed’in (sa) peygamberliğinin tebliği üzerinden dört ve İslamiyet’i tebliğe memur edilmesinin üzerinden de bir yıl geçmişti.

Doğum Yeri: Mekke.

Evlenmesi: M.S. 620’de, yedi yaşındayken Hz. Muham- med (sa) ile nikahlanmış (bazılarına göre nişanlanmış), hicretin 2. yılı Şevval ayında (Nisan 624 tarihinde) Medine’de evlen-miştir. Peygamberimizin bakire olarak evlendiği tek annemiz- dir.

Çocukları: Çocuğu olmamıştır. Ablası Esma’nın oğlu Ab-dullah b. Zübeyr’i evlat edindiği için "Ümmü Abdullah" laka-bını almıştır.

Vefatı: M.S. 680 (Hicretten sonra 56 yıl yaşamıştır).

Ömrü: 66-68 yıldır. Bunun dokuz yılı çocukluğuyla, dokuz- on yıl kadarı Hz. Muhammed’le (sa) evliyken ve kalanı dul olarak geçmiştir.

Kabri: Medine’de ‘Cennetü’l-Baki’ kabristanındadır.

Vasıfları: Narin, endamlı ve güzeldi. Okur yazardı. İlim sahibiydi. Özellikle fıkıh konusunda bilgiliydi. Hz. Muham- med’den (sa) iki binin üzerinde hadis rivayet etmesi ve bunları tefsiri, fıkıhta birçok meseleleri çözmesi; onun zekasının, dinine bağlılık ve aşk derecesinin, ilminin enginliğinin delilleridir.

Dünya tarihinin önde gelen kadın şahsiyetlerinden biri olan Hz. Aişe, bir peygamber evinde vahiyler, ayetler, devrimler, savaş ve barışlarla büyümüş, yoğrulmuş ve gelişmiştir. İnsanlığı aydınlatan disiplin ve prensipleri kaynağından öğrenmiş ve bunların öğreticisi olmuştur. Böylece bünyesindeki cevherlere yenilerini ekleyerek inananların annesi sıfatını hak edecek bir düzeye erişmiştir.

Sahip olduğu kuvvetli hafızası, zekası, ahlakı, alim ve şair kişiliği onu günümüz kadını için de en önemli örnek şahsiyetlerden biri haline getirmiştir. İnce nükteleri ve keskin zekası ile Peygamberimizin yüzünü güldürmüş, onu bu zorlu mücadelesinde büyük destek olmuştur.

İnsanları uçurumlara sürükleyen ihtirastan, gururdan, bencillikten ve geçici dünya malına meyletmekten uzak; başta ilahi aşk, insanlara sevgi, yardım ve merhamet duyguları ile dopdolu bir hayat yaşamıştır. Geleceğin tüm insanlarına, özellikle kadınlara ve annelere rehber olacak özelliklere sahiptir.

Hz. Aişe'nin hayatını tarihi bir roman tarzında ve gayet akıcı bir dille anlatan bu kitabı okurken o günleri tüm canlılığı ile yaşayacaksınız..

'Yazar Ahmet Cemil Akıncı daha evvel yayınladığı kitaplarla ustalığını ortaya koymuştur. Böylesine ilmi bir konunun romanlaştırılması oldukça mesuliyetlidir. Bu konuda gereken hassasiyetin gösterildiğine inanıyorum.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: FR