Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Yâ Ali! Hilyemi yaz ki vasıflarımı görmek beni görmek gibidir.” hadisi üzerine, Hz. Ali tarafından Efendimiz’in vasıfları kaleme alınmış, Peygamber sevdalılarının muhayyilesine bir nur gibi doğacak olan şemâil ve hilye türünde eserler bu sayede meydana getirilmiştir.
Hâkānî Mehmed Bey’in 1598-1599 yılları arasında mesnevî nazım şekliyle kaleme aldığı Hilye, Hz. Peygamber’in fizikî ve ruhi portresini anlatmak suretiyle O’na olan sevgisini, bağlılığını ortaya koyduğu bir eserdir. Türk-İslam Edebiyatı’nın şaheserlerinden biri olan Hilye-i Hâkānî’nin edebiyatımızdaki müstesna mevkii, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ini -Vesîletü’n-Necât’ı- anımsatır. Hâkānî de tıpkı Süleyman Çelebi gibi, başka şairleri benzer eserler vermeye özendirmiş, hat ve musiki gibi diğer sanat erbabını da ilhamlar veren eserine yoğunlaşmaya âdeta davet etmiştir.
Elinizdeki kitap, hüsn-i hat sanatımızın en önemli temsilcilerinden Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin nesih hattıyla, 1843 yılında yazdığı bir Hilye-i Hâkānî nüshası temelinde vücuda getirilmiştir. Edebiyatımızın ve hat sanatımızın iki ölümsüz değerini buluşturan bu çalışma, günümüzde hat sanatımızın ve edebiyatımızın iki değerli temsilcisi M. Uğur Derman ve İskender Pala tarafından hazırlanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.