Gökyüzü sabahları bir şemsiye gibi biz canlıların üstüne eşit ve adil açılır. Kuşların, ağaçların da söz hakkı vardır. Bahar geleceğini sadece biz insanlara değil, yerdeki karıncaya da müjdeler. Bu kuyunun ismi rüyadır. Bu kuyuda kimse yüreğindeki sevgiliden başkasını görmez. Bizler ne zaman yüreğimizdekine susarsak nefesimizi bu kuyunun başında alırız. Hayretler içinde kalıyorum. Bu kadar güzelliğin olduğu bir memlekete daha önce yolum nasıl düşmemişti? Tanrının kanatları arasında yeryüzüne indim. İndiğim an başım dönmeye başladı. Üzerimde daha önce hiç koklamadığım bir yolcu kokusu vardı. Biraz yürüdüm. Yürürken fark ettim ki kimse beni görmüyor. Yürümeye devam ettim. Ayaklarımda gökyüzünün kırık dikenleri kalmıştı. Sokak başlarındaki yazıları okumaya çalışıyorum. Sokaklara hep ölmüşlerinin isimlerini koymuşlar. Yol gösterenin yanından geliyorum. Oysa kaldı mı hâlâ yol gösteren? Okurken kendinizden bir parça bulacağınız, her okuyuşunuzda yeni anlamlar çıkaracağınız ve dünyaya farklı bir bakış açısıyla bakacağınız bir kitap sizleri bekliyor…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.