Adım Jim Hawkins (Cim Havkins). Babam, annem, ben; üçümüz Amiral Benbow Hanı’nı işletiyorduk. İnanılmaz gibi gelen serüvenim bu handa başladı. Define Adası hakkında bildiklerimi tüm ayrıntılarıyla yazmaya karar verdim. Yalnız, gene de adanın yerini bildirmeyeceğim. Bunun tek nedeni de definenin bir bölümünün hâlâ orada bulunmasıdır. Öyküye, babamın Amiral Benbow Hanı’nı işlettiği günlerden, kavruk yüzlü, ihtiyar denizcinin çatımız altına sığındığı günden başlıyorum.
Daha dünmüş gibi aklımdadır. Bir öğle sonrasıydı. Sağ yanağında büyükçe bir kılıç yarası bulunan bir adam, kapının önünde belirdi. Hanın kapısına ağır adımlarla geldi. Bir el arabasında taşınan sancağı kendisini izliyordu. Koyu kara ve yağlı saçlarının örgüsü, kirli mavi elbisesinin kirli yakasına kadar uzanıyordu. İri yarı bir adamdı. Elleri, yara izleriyle kaplıydı. Tırnakları kara ve tırtıklıydı. Islık çalaraktan, koyu gözden geçirdi.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.