İki roman bir arada... Çift kapak...
Cennet Bekleyebilir
Duru ailenin tek çocuğuydu, babasının kurduğu inşaat şirketinin de tek varisi. Despot bir babaya sahipti. Belki de bir ailenin tek evladı olmak böyle bir şeydi. Hem şirket, hem ilişki uzmanlığı, aynı zamanda da eğitim amaçlı yazdığı kitapları bir arada yürütmeye çalışıyordu yorucu da olsa. Melih ile evliliğiyse bir insanın başına zorla gelebilecek bir beladan ibaretti. Melih yakın dostuydu Duru’nun. Hep ilgi duymuştu Duru’ya ama dostluğunu kaybetmemesi için susmuştu. Son zamanlarda bu ilgisinden de bahseder olmuştu birkaç kez ona. Duru ağız burun büküp, “Allah korusun!” diyerek kulağını çekip üç kere tahtaya vururdu şeytan kulağına kurşun olsun diye.
Kayboluş
Gecenin bir yarısıydı. Yorgun düşen Duru, tek bir beden olduğu sevgilisinin omzuna yaslanarak tek kelime konuşmadan uyuyakalmıştı. Ali’yi ise uyku terk etmişti. Dostu Fatih’in sözleri kulaklarını tırmalıyordu. Düşüncelerinin içinde cebelleşirken, boğulacakmış gibi olup derin derin soluklandı. Duru’yu rahatsız etmeden eliyle uzandığı çarşafı üzerlerine çekip sevgilisinin üşümüş çıplak vücudunu örttü yavaşça. Yüzündeki her ayrıntıyı inceliyordu. Şöminedeki sönük yanan ateşin alevinin gölgesi dalgalanıyordu yüz hatlarında. Tek kaşını kaldırıp dalgınlığıyla seyretti güzelliğini uzunca bir süre. Tenine sinen kokusu burnuna ilişmişti. Düşünce yetisini kaybettiğinde gözlerini sımsıkı kapayarak uykuya dalmak için zorladı kendini. Mecalsizdi.
(Tanıtım bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.