“Nasıl ki deliliğin sınırlarında dehanın göz alıcı tılsımıyla karşılaşılırsa, bahsettiğim mefhumların hudutlarını keşfedebilirsem eğer, dimağımdaki merceği kaplayan buğuyu ellerimin tersiyle tamamen silip, üzerine neşredilen harflerin izin verdiğinden daha fazlasını tüm mutlaklığıyla görebilirim; şimdinin kurbanı olmaktan çıkıp,
şahidi ve sahibi olarak
hakikati anlayabilirim.”
Kaderin gerektirdiğini kabullenmenin çaresi, zamanın sezgisel bütünlüğünü idrak etmekte midir?
Gerçeğin arayışında, sınırlarındaki buğuyu silmek mümkün müdür?
Yaşam ve ölüm arasında, kendisini yazgının maşası olarak gören ve birikmiş yorgunluğunun ağırlığı altında ezilmeye başlamış bir adam. Günlük rutinine hapsolmuş, okuduklarının akışında ne beklediğini bilmeden beklemek dışında bir amacı olmayan bir diğerini ortak paydada buluşturan bir kadın.
Sancılı varolan ile rutine binmiş varolmuşun yazgısına, şimdiye sabitlenmiş bir boyutta müdahale eden Tavuskuşunun, Kader Katiplerinden Kibir’in ve Tekâmül’ün yardımıyla icra edeceği hilesi tutarsa, Kadir-i Mutlak’ın müjdesi olan iki kelime, İstanbul Boğaz’ının sularından bir yunusun ağzından kime varır?
Aryan’ın arayışı…
Ziya’nın tecrübe ettiği yaratıcı sıçrama ânı…
İkiliye, müşterek sezgilerinin eklenmesiyle olacaklar, gözlerimizin önünde buğulu gerçekliğe doğru yola çıkmıştır…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.