Kesintiye uğrayan ilkbaharın çiçekler, böcekler ve etrafta gördüğüm kuşlar için bir haksızlık olduğunu düşünerek kendi kendime onlara ne olacağını sorarken Rigoni Stern’in geç gelen karların sınıflandırmasını yaptığı bir öyküsünü buldum. Martta yağan “kırlangıç karı”, nisandaki “gugukkuşu karı” ve sonuncusu da “bıldırcın karı” idi. “Kuzeyden gelen bir bulut kümesi, bir esinti, aniden düşen hava sıcaklığı ve işte, mayıs karı. Sadece birkaç saat sürer, ama bu süre yuvalarındaki kuşları ürkütmeye, kovanlarının dışındayken baskına uğrayan arılara ölüm saçmaya ve doğurmayı bekleyen dişi karacaları endişelendirmeye yeter.”
2018 yılında Kafka Kitap’ın okurla buluşturduğu otobiyografik romanı Sekiz Dağ ile uluslararası çapta bilinirlik kazanıp pek çok ödülü kucaklayan Cognetti, Bıldırcın Karı’nda öyküsünü anlatmaya devam ediyor. Şehirdeki yaşam iyiden iyiye bunaltıcı gelince İtalyan Alpleri’ne kaçmaya karar veren Paolo, on yıllık bir aranın ardından döndüğü dağ evi sayesinde yaşamı yeniden keşfetmeye koyulur. Hiçliğin ortasında edinilen dostlar, yabani yaşam, durmaksızın yağan kar ve yalnızlığın kesif sessizliği...Bıldırcın Karı, Cognetti’nin lirik anlatımıyla doğanın gücünü, sürekli sorgulayan bir aklın gerekliliğini ve insan ruhunun direncini kısacık bir kitapta anıtlaştırıyor. Tıpkı ona ismini veren kar türü gibi, yalnızca birkaç saat sürse de olanca gücüyle bastırıp mevsimi değiştirmeye yetiyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.