Eski âlimlerimiz başlı başına müstakil ahlâk kitapları yazmamışlardır. Onlar ahlâk kitabı yazmayı da gereksiz görmüşlerdir. Bunun sebebi ise onların nazarında en yüksek bir ahlâk kitabımız vardı. Bu kitap Müslümanlar için Kur’ân-ı Kerim’di. Bu kitap insana doğru yolu gösteriyordu. Dahası, insanlık için selâmet ve saadetin prensipleri o kitabın içinde yazılı idi. İnsanın kendi nefsine, anasına ve babasına, büyüklere ve küçüklere, yoksullara, öksüzlere, yurduna ve devletine karşı sorumlu olduğu vazîfeleri o kitap bize mükemmelen anlatıyordu. Bu kutlu kitabın öğrettiğine göre bir insanı öldürmek cinâyetlerin en ağırı idi. O cinâyetin dünyadaki cezâsından başka ikinci hayatımızdaki cezâsı müebbeden ateşte yanmaktı. Çünkü insan Allah’ın bir yapısı idi. Katletmek, o yapıyı yıkmaktı, insanın gerek kendisine ve gerek başkalarına zarar verecek olan bütün fenâ hareketlerini ve düşüncelerini, bütün fenâ ve zararlı âdet ve teamüllerini o kitap men etmişti. İnsanları zulümden şiddetle sakındıran bu mukaddes buyruk bize mütemadiyen iyilik yapmayı emrediyordu. Âdemoğulları içinde kimin takvası ve iyiliği çoksa o en yüksek bir adamdı.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.