Kaçan efrada, “Düşmandan kaçılmaz!” dedim.
n
“Cephanemiz kalmadı,” dediler.
n
“Cephaneniz yoksa, süngünüz var!” dedim.
n
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan piyade alayıyla dağ bataryasının yetişebilen efradının “marş marş”la benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir zabitini geriye gönderdim. Bu efrat süngü takıp yere yatınca düşman efradı da yere yattı. Kazandığım an bu andır.
n
Anafartalar Kumandanı Albay Mustafa Kemal
n
n
- Derler ki muharebede bizim askerlerin gözüne yeşil sarıklı askerler görünürmüş, siz de gördünüz mü onlardan?
n
- Hayır efendim, biz görmedik. Yalnız kuşlar vardı. Yeşil yeşil. Ateşin arasında gezerlerdi. Sonra zeytin ağaçlarına konarlardı. Başka bir şey görmedik. İşte o zeytin ağaçlarını kurşun, gülle kırmış, yıkmış, dalını budağını karıştırmış. O yeşil kuşlar oraya konarlardı. Kurşun murşun, Allah tarafından, onlara dokunmuyordu.
n
Hüseyin oğlu Mustafa Onbaşı
n
n
Ruşen Eşref Ünaydın 1918 yılında Yeni Mecmua dergisinin Çanakkale özel sayısında yayımlanan mülakatlarında, Çanakkale’de savaşan erden Anafartalar Kumandanı Albay Mustafa Kemal’e kadar çeşitli rütbelerde askerle görüşüyor. Bu kitap, Çanakkale Savaşı’na dair birinci elden tanıklık sunarken, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk ile yapılan ilk mülakat olma özelliğini taşıyor.
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n
n