Arkadaşları Yahya Kemal’e bir gün Kadıköyü’ndeki bir dost evinde Tanburî Cemil Bey’i dinletirler. Büyük şairin o günkü izlenimlerini Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil’e anlattıktan sonra söylediği şu cümle,
eski musikimizin kültürümüz açısından ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlatır: “O zaman karşımda altın bir kapı açıldı. Memleketime bu kapıdan girdim.”
Bu kapının ardında bütün bir medeniyetimiz vardır. Plastik sanatlar, mimari, musiki, eski şiir ve elbette İstanbul... Bir Anadolu
şehri çorak kültür ortamında nasılsa keşfettiğim Yahya Kemal de benim için bir “altın kapı” olmuştu. Onun sayesinde on beş yaşımdan beri kültürümüzün zengin dünyasında seyahat edip duruyorum. Bütün yazarlık hayatımın bu kapının arkasındakileri görme ve gösterme çabasından ibaret olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Altın Kapı’yı bu uzun seyahatten izlenimler olarak okuyabilirsiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.