Leslie Kern, şehir planlamalarının ve kentsel alan tasarımlarının erkeklere odaklandığı, kadınlara "ayrılan" alanlarınsa heteronormatifliğin kalıplarını yeniden üretmekten başka bir işe yaramadığı gerçeğinden yola çıkıyor ve bir kadın olarak şehri deneyimlemenin anlamını erkeklerce tasarlanan ilk "coğrafya" olarak bedeninden başlayarak çözümlüyor.
Hamileyken ya da bebeği kucağındayken şehirde hareket etmenin güçlüğünden kentsel alanların kadın arkadaşlığına ket vuracak şekilde tasarlanmasına, "eve varınca mesaj atmak" ve takside birisiyle konuşuyormuş numarası yapmaktan queer, lezbiyen ve sakat kadınların görünmez kılınmasına, yalnız kalma hakkının çiğnenmesinden kaldırımların ışıklandırılmasına kadar, kentsel alanda kadınların önüne çıkarılan güçlükleri ve bunlara direnme biçimlerini müthiş bir berraklıkla ortaya koyuyor.
Kadınlar için şehrin sürekli bir tehlike coğrafyası olarak kurulduğuna dikkati çeken Kern, gerçek tehditlerin yanı sıra tehlike mitlerinin de kadınların zihinsel coğrafyalarını şekillendirdiğini; yaratılan korkunun kadınların kentsel deneyimlerine ket vurduğunu ileri sürüyor. Özgürleşme alanı olarak şehir ile tehlike alanı olarak şehir arasındaki gerilimi ustalıkla ele alan yazar, şehrin sokaklarının kadınlara kapatılmasının yarattığı öfkeyle sarılıyor kaleme: "Tehlikelerin canı cehenneme..."
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.