Uzun yıllardır felsefeye reddiyeler diziliyor. Hatta üniversitelerde tarih ve sosyal bilimlerin alanı sınırlanıyor. Felsefi düşüncenin huzursuzluğa ve sosyal mücadelelere yol açtığı dillendiriliyor. Kaygılarında haksız da sayılmazlar. Felsefenin özü, düşüncenin varlıkla ilişkisi sorunudur. Felsefe maddenin hareket yasalarının bilinebileceğini ve maddenin değiştirilebileceğini öngörür. Maddeyi sorgulamanın yolu felsefeyle açılır. Sanat, edebiyat ve tarih de felsefeden beslenir. Bugünkü konumuyla felsefenin durumu içler acısı. Felsefe bütünlüklü bir dünya anlayışından uzaklaştırıldı, bilimcilik düzeyine indirgenerek, siyaset felsefesi, din felsefesi gibi felsefe olmayan felsefelere bölünerek paramparça edildi. Eski Doğu ve Batı’da felsefe bir silahtı, yaşamak için düşünmekti. Bugün ise içine eleştirinin sızamadığı resmi ve dogmatik bir nitelik taşıyor. Felsefi düşünce uhrevi alanlara yönlendiriliyor. Günümüz felsefe eğitimi içinde, dünyanın yürüyüşüne bakıp bir fikri seçenek önermenin önü büyük ölçüde tıkandı. Felsefe, işletme modeline, felsefeci memura benzetildi. Elimizdeki kitap Doğu ve Batı felsefelerinden İslam ve günümüz felsefelerine kadar, insanlığın fikri birikimlerine dayanarak, eleştirel düşünceyi, serbest araştırmayı ve sorgulayıcı tutkuyu öne çıkarmıştır. Kitap, her yeni bilimsel gelişmeyle felsefenin biçiminin değişeceğine vurgu yapıyor. Felsefe tarihinde, günümüz felsefesini değiştirecek ne varsa bulup çıkarıyor, açığı kapatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.