“...Tahsildar Ahmet de elleri titreyerek açıkça nasıl tehdit edildiğini anlattı. Muhasebeci Turan küfürle karışık verip veriştirmiş: “Utanmadın mı ulan bizi ihbar etmeye? İçki içenler, yolsu-zluklara bulaşanlar bunlar, bunlar, bunlar diye sırlarımızı açıklamış, hepimizi ispiyonlamışsın. Bak, bu işlerden başıma bir şey gelirse, işimden olursam seni de o müfettiş bozuntusunu da yaşatmam. Allah şahidim, anam avradım olsun yaparım” demiş. Hem de herkesin arasında. Biz yokmuşuz o sırada, yemekteymişiz. Bu tehdidi de ifadesini alırken Turan’a sorulacak konuların arasına ekledim. Bakalım benim yüzüme de aynı şeyi söyleyebilecek, aynı cesareti gösterecek mi? Bu yetmemiş, Müdür Yardımcısı Haşmet “Ağız birliği edelim, ağzımızı sıkı tutalım, müfettişlerin eline koz vermeyelim” diye elemanlarına yol göstermiş. Veznedar Selamettin geri durur mu? O da büzüktaşlarına destek verip şöyle buyurmuş: “Onlar gidici, biz kalıcıyız. Onlar bugün var, yarın yok! İşlerini bitirince çekip gidecekler. Biz hepimiz bu-rada birbirimizin yüzüne bakacağız. Neden kendimizi ihbar edip sıkıntı yaşayalım?” İlgili-lerle konuştukça yapılanlar ortaya saçılmaya başladı. Hem de nasıl? Yaşadığını, başından geçeni anlatan anlatana. Yalnız kendilerininkiler değil, arkadaşlarının yaşadıkları da dillen-dirildi. Kendiliğinden olmadı bunlar elbet. Ben sorup kurcaladım, onlar da bunalımlarının etkisinde çözülüp anlattılar. Çoğu zaman boş atıp dolu tuttum. İşe de yaradı ama! Meğer iki de yasak aşk varmış şubedekiler arasında...”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.