Tanrı uludur, Tanrı uludur,Tanrı’dan başka yoktur tapacak, Türkiye’de 1932 yılından itibaren tam 18 yıl boyunca minarelerden bu yabancı ses yükseldi. Adına “Türkçe ezan” denilmişti. Bu süre zarfında yüzlerce cami kapatılacak, satılacak, depo, ahır, hatta CHP ilçe başkanlık binası yapılacaktı. Minareler, isteksiz müezzinlerin kahır mekânı haline gelecekti. Sonra 1950 yılı geldi. 14 Mayıs seçimlerinde “Yeter! Söz Milletin” sloganıyla yola çıkan Demokrat Parti ezici bir zafer kazandı. İlk defa bu Meclisti ki Milletin iradesini tam olarak yansıtıyordu. Öyleyse halkın dediği olmalıydı. DP, bazılarının zannettiği gibi ezanı Arapçaya “çevirmedi”, sadece serbest bıraktı. Artık isteyen istediği dilde ezan okuyabilirdi. Halk “Allahu ekber”li ezanı tercih etti. Bu, din ve vicdan özgürlüğünün de gereğiydi. Başbakan Adnan Menderes ise aradan geçen yıllara rağmen ezanın Arapça okunmasını serbest bırakan hükümetin başkanı olarak halkın gönlünden silinmedi. O gün bu gündür, halk şunu söyler: “Ezanlar okundukça Menderes anılacaktır.” Türkiye’ye tarihi sevdiren yazarlardan Mustafa Armağan Türkçe Ezan ve Menderes-1’le sözlü tarihin kapılarını çalmanın ne denli bereketli bir emeğe dönüşebileceğini gösteriyor. Başında bulunduğu gönüllü bir grupla Türkçe ezanın okunduğu günleri ve ezanın Arapça okunmasının serbest bırakıldığı 16 Haziran 1950 gününü yaşayanları bulup konuşturmuş ve o büyük günün tek bir kare fotoğrafını çekmeyi denemiş. 8. baskısını istifadenize sunduğumuz Türkçe Ezan ve Menderes-1 tarihin tozlu perdelerini havalandıran ender kitaplardan biri.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.