Halk bilimciler sıklıkla sözün ve insanların binlerce yıldır biriktirerek oluşturduğu deneyimin/geleneksel bilginin değer kaybedişinden yakınırlar. Benzer bir durum elle üretilen ürünler için de geçerlidir. Sanayi devrimi öncesine kadar hayatın her alanında üretim sağlamanın temel aracı olan el, sanayi devrimiyle birlikte kısa bir süre makinenin yanında üretime destek vererek varlığını sürdürdü, ancak sonrasında makineler tarafından kenara itildi. Bu çalışma, halk bilimcilerin sıklıkla dile getirdiği “el sanatları nesnelerin sadece biçimsel ve teknik özellikleri bakımından ele alınmamalı, bu nesneler etrafındaki kültüre de odaklanmalı” düşüncelerinin sonucunda oluştu. Halk bilimciler el sanatlarını nasıl ele aldılar, nasıl ele almalılar soruları bu çalışmanın temel sorunlarını oluşturmaktadır. El sanatları gibi pek çok disiplinin kendi penceresinden söz söylediği bir alanda bir çalışma ortaya koymak belli riskleri de taşır. Bu çalışma ile halk bilimi disiplininin el sanatları geleneğine nasıl baktığına ve nasıl bakması gerektiğine yönelik değerlendirmeler kavramsal, geleneksel, yöntemsel ve anlamsal açıdan ortaya konulmuştur. Çok geniş ve birbirinden farklı dinamiklere sahip sanatları barındıran bu alanda bütün el sanatlarını kucaklayacak bir bakış açısı geliştirmek zordur. Ancak çalışmanın hem halk bilimciler hem de maddi kültür çalışanları için temel bir perspektif sunduğu düşünülmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.