Avrupalı seyyahlar tarafından Anadolu’nun Piramitleri olarak tanımlanan tümülüsler, ülkemizin hemen hemen bütün coğrafi bölgelerinde karşımıza çıkmaktadır. Kaba bir tahminle on binin üzerinde olduğunu varsaydığımız tümülüs ve kurganlar, Anadolu ve Trakya peyzajında bulunan hâkim tepelerin ve sırtların üzerlerinde, bir zamanlar yegane hâkimi oldukları topraklarını selamlar şekilde konumlandırılmışlardır. Trakya Tümülüsleri üzerine son yıllarda yürütülen kazı ve araştırmalar, tümülüslerin bölge coğrafyasında Erken Bronz Çağı’ndan itibaren yer aldıklarını gösterdi. M.Ö. 3000’den M.S. 3. yüzyılın ortalarına kadar geçen sürede önce Yamnaya ve benzeri step kabilelerinin gelmesi ile başlayan, sonrasında Trak kabilelerinin göç hareketleriyle şekillenen bu ilginç fenomen, kısa sürede Trakya topoğrafyasının hemen her yerine yayıldı. Erken Demir Çağı ile bölgeye gelen Traklar da kendi kabile şefleri ile önemli savaşçıları ve onların aile bireylerinin ebedi istirahatgâhları olarak tümülüsleri tercih etmişlerdir. Bu gelenek, Hellenistik Dönem ve Roma İmparatorluk Dönemi’nde abidevi ölçülere sahip mezarların ortaya çıkmasıyla boyut değiştirmiştir. Trakya’da bu dönemlere ait oldukça kaliteli taş işçiliğine ve zengin bezeme kompozisyonuna sahip onlarca mezar odası ortaya çıkarılmıştır. Roma İmparatorluğu’nun gerilemeye başladığı M.S. 3. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren imparatorluğun genelinde görülen siyasi kargaşalar, istilalar ve bunun sonucunda meydana gelen ekonomik çöküş ile birlikte tümülüs benzeri anıtsal mezarların yapımı sona ermiştir.
Trakya’nın Anıt Mezarları Tümülüsler (M.Ö. 3000-M.S. 250) isimli bu eserde bölgedeki tümülüsler dönemlerine göre sınıflandırılarak detaylıca okuyucuya sunulmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.