"... Ah, sana ödül olan şey bana ceza/Bu sağır bu yabancı bu saçma dünyada..." Ahmet Ada'yı okudukça Mersin çağırıyor beni. Baharat kokan çarşıları çağırıyor. Mutfağım zerdeçalla daha geçen gün tanıştı. Zerdeçallı kurabiyeyle de... Kim bilir daha keşfetmediğim ne çok baharat var. İsimleri, çağrışımları ne güzel... Bir de türkü takılıyor dilime. Türkü Isparta yöresinden, olsun, Mersin geçiyor içinde. Mersin ağacının diğer adı da murt ağacıymış. Gel de sözcüklerin sesini önemseme. Evlerinin önü murt (!) Oldu mu şimdi?Mersin, baharatları, palmiyeleri, çarşıları... Hepsi uzakta şimdi. Çocukluğumdan sıcak, nemli birkaç yaz anısı, Edirne'den güneye uzanan yollar, tütün kokusu, teypte neşeli şarkılar, gişe memurları, yol kenarında tezgahlar, dağ kekikleri, ballar... Balkonumdaki sardunyalarla oyalanıyorum."...Ah ölçüyor cesaretimi bölündüğüm öteki, Ayaklarım dünyanın sularında, başım Yalnızlıktan kurtuluyor, konuşkan Bir kavak oluyorum Anadolu'da" Ahmet ADA
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.