Lea Ypi her şeyin kurallarla belli olduğu, kimsenin izin almadan bir şey yapamadığı bir ülkede büyüdü. Yuva dediği bir ülkede. İnsanların eşit olduğu, birbirlerine yardım ettiği, daha iyi bir dünya inşa etmek için bir şeyler yaptığı bir ülkede. Herkesin önce gitmek istediği, sonra kaçmak istediği bir ülkede. Komünist Arnavutluk’ta.
Bir gün her şey değişti. Komünist liderlerin heykelleri yıkıldı. Artık insanlar özgürce oy kullanabiliyor, istediklerini giyebiliyor, istediklerine inanabiliyordu. Ve meydanlarda bağırıyorlardı: “Gerçek demokrasi! Gerçek özgürlük!”
“Özgür: Her Şey Parçalanırken Büyümek” kitabında Lea Ypi, bir yandan karışan ülkesinin manzarasını bir yandan da ailesinin sırlarını ele alıyor ve ortaya roman tadında ama tüm acıların, tüm kısıtlanmışlıkların, tüm yapamayışların, tüm başarıların gerçek olduğu bir anlatı çıkarıyor. Sonunda da anne babasının dünyasıyla bugünün dünyasını kıyaslıyor. Hangisi ideal? Hangisi daha gerçek? Hangisi daha özgür? Sahi, özgürlük ne demek?
“Nihayet gelmişti özgürlük ama soğuk sunulan bir yemeğe benziyordu. Pek az çiğneyip hemen yuttuk, açlığımız geçmedi. Bize yemek artıkları mı verildi diye merak edenler oldu. Kimileri de verilenin sadece soğuk başlangıçlar olduğunu söyledi.”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.