İlk olarak 15. yüzyılda kurulan para vakıfları 16. yüzyılda Ebussuud Efendi’nin şeyhülislâmlık makamına getirilmesinden bilhassa yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygınlaşmaya başlamış, 18. ve 19. yüzyıllarda zirve yapmıştır. Her türlü faiz işleminin haram olduğu bir hukuk sisteminde, sıcak paraya duyulan ihtiyacın karşılanmasında faiz yasağının etrafından dolaşmanın çeşitli yolları keşfedilmiş, bu hukuksal oyunlar, uzmanlar tarafından da İslâm hukukuna aykırı bulunmamıştır. Para vakıflarının %10-20 arasındaki kâr oranlarıyla piyasaya arz ettikleri krediler faiz yerine muâmele-i şer’iyye, bey’ bi’l-vefâ ve bey’ bi’l-istiğlâl gibi satış akitlerinin isimleriyle anılmıştır. Para vakıflarının dışındaki sarraflar, tefeciler, yetim akçesi işletenler ve sermaye sahibi sıradan kişiler gibi finansörler de bu ad ve yöntemlerle ihtiyaç sahiplerine kredi vermişlerdir.
Osmanlı coğrafyasının hemen her köşesindeki borç ve kredilerin teorik olarak benzerlik gösterdiği, uygulamadaki farklılıkların ana kaynakların varlık/yokluk, azlık/çokluk ile çeşitliliğinin yanında her şehir veya bölgenin kendi iç dinamiklerinden kaynaklandığı söylenebilir. Bu çerçevede, 1500-1645 yılları arasında Konya’daki borç ve kredi kullanımını konu edinen çalışmamız, teorik bilgiler ışığında uygulamadaki örnekler üzerinden şekillenmiştir.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.