Tasavvuf dünyasının önemli isimlerinden Ferîdüddîn Attâr’ın bizlere armağan ettiği seçkin rubailer mektubu olan Muhtarnâme elli farklı başlık altında yüreklerimize hitap eder. Klasik bir divan tertibi üzerine tevhit ve naat ile başlar, sahabenin fazileti ile devam eder. Yeri gelir nefsinden şikâyette bulunur, ruh sırrının bilinmezliğinden, hayret makamından, ahirete yönelip dünyadan el çekmek gerektiğinden bahseder. Âşığın çaresiz hallerini, sevgilinin türlü türlü vasıflarını coşkulu bir dille ifade eder. Canlı bir dile sahip olan Attâr, zihnindeki düşünceleri daha anlaşılır kılmak adına çeşitli sanatları kullanır, sembollerle somutlaştırmaya çalışır. Bu vesileyle anlatımını diri tutar ve okuyucunun zihninde bir resim oluşturur böylelikle asırlar sonrasında da okunabilir olmayı başarır.
“O ilginç sırrı ne sen bilirsin ne de ben
Onu çözmeye ne sen güç yetirirsin ne de ben
Eğer sırrın bir zerresi aşikâr olursa
O sırrı ne sen okuyabilirsin ne de ben!”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.