O bir zengin kızı... Ona öğretilen, mutluluğun parayla satın alınabileceğiydi. Oysa mutluluk, Eminönü’nde balık ekmek, Mahmut Paşa’da Şam tatlısı yemekti… Sevgilinle sokak sokak dolaşmak… Mutluluk, bir kadının sevdiği erkeğin omzuna yaslanarak, gözyaşlarını saklamadan aşk filmi izleyebilmesiydi...Meğer o abartılı sofralar, egosu tavan yapmış kibir abideleri sırtında ağır birer yükmüş. O, paradan ibaret hayat o kadar da güzel değilmiş. Meğer simit, peynir ve zeytinle kahvaltı muhteşemmiş. Masmavi deniz, kumsallara atılmış mavi masalar ve sandalyeler… İnce belli cam bardakta içilen çaylar… Gülümseyen selamlaşan insanlar… Çıkarsız bir dünya meğer mümkünmüş.Az, çokmuş
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.