“Sen benim korktuğumu falan mı sanıyorsun?’ diye bağırdım kendimden emin, gururla ve korkusuzca. Kendimi daha önce hiç böyle hissetmemiştim; heyecandan nefesim kesilmişti ve gözlerim dolmuştu, damlalar yanaklarımdan aşağı süzülmeye başlamıştı. ‘Göreceksin sen!’ deyip Tancred’in yelesinden tutup bir ayağımı atmıştım ve beni durdurmaya zaman bulamamışlardı. Aniden Tancred kişnedi, kafasını iki yana attı. Seyislerin elinden kurtulup herkesin korkuyla irkilip çığlık attığı bir anda kendini bir fırtına gibi ileriye doğru attı. Doğrusunu söylemek gerekirse öbür ayağımı ne ara nasıl attım atın üstüne hiç mi hiç hatırlamıyorum, orası tam bir muamma ama nasıl olduysa dizginleri tutmayı başarmıştım. O anda acayip gururlandım ve bu durum benim o kadar hoşuma gitti ki, bütün gençliğim boyunca unutamayacağım bir olaydı. Başıma kan hücum etti, bu bana cesaret verdi ve korkularımı sildi süpürdü; kendimden geçmiştim. Şimdi hatırlıyorum da içimde patlamaya hazır bir volkan varmış ve bu kahramanca davranışla birlikte bu volkan patlamıştı. Bu patlama aniden gerçekleşti ve sonu kötü de bitebilirdi. Aslında nasıl böyle bir şeyi yapabildim hala inanamıyorum.”
Büyük yazar Dostoyevski’nin karamsar olunabilecek bir anda umutla yazdığı bu hikâye, Küçük Kahraman’ın aşk acısı ve karamsarlık ile ikilemlerde yaşadığı sırada nasıl bir anda patlayıp büyük bir kahramana dönüşmesini anlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.