Şair, dikenli tacını incele ve içinde canlı bir defne tacının saklandığını göreceksin. İlk şair, mağaralardaki insanlar onun çılgın sözleriyle alay ettiğinde çok acı çekmiş olmalı ki, arkadaşlarının duyduğu sevinci ve tutkuyu anlasınlar diye yayını, oklarını, aslan derisini ve sahip olduğu her şeyi seve seve verirdi. Şairler mutsuz varlıklardır, çünkü ruhları ne kadar yükselirse yükselsin, daima bir gözyaşı zarfının içinde kalırlar. Gökyüzü lambamı yağla dolduruyor ve karanlıkta yabancıya yol göstermesi için onu pencerenin yanına koyuyorum. Şair, nereye giderse gitsin onu takip eden dilin babası ve annesidir. Öldüğünde, başka bir şair onu rahatlatmaya gelene kadar mezarında secde halinde kalır, ağlar ve kaybolur. Şiir, ruhtaki bir sırdır. Kelimelerle nasıl ortaya çıkarılır? Şiir, mutlakların algısıdır. Sadece somut şeyleri algılayabilen birine bunu nasıl açıklayabiliriz? Şiir şimşektir; nazım ise kelimelerde düzendir. Bu nedenle insanların, uzayda çok uzakta bulunan yıldırım yerine, ulaşabilecekleri düzene tercih etmeleri garip değildir. Şairler iki türlüdür: edinilmiş bir kişiliğe sahip bir entelektüel ve insan eğitimi başlamadan önce zaten "ben" olan ilham verici bir kişi. Ama şiirde zeka ile ilham arasındaki fark, deriyi yırtan keskin tırnaklar ile bedenin yaralarını öpen ve iyileştiren ruhani dudaklar arasındaki fark gibidir. Bilgelik, zihinde şarkı söyleyen şiirdir. İlham her zaman şarkı söyler, ilham asla açıklamaz. Gerçek şair, bir kez okunduğunda size en güzel dizesinin henüz yazılmamış olduğu izlenimini veren bir şiirin yazarıdır. Şair yeryüzünde sanki ölü gibidir çünkü kalabalığın hiçbir üyesi onun kutsal görevini yerine getirmesine, yani gerçeği vaaz etmesine izin vermez. İnsanlığın öncüsü olan şairi öldüren, insanın cehaletidir.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.