“Cennetten kovulmuş Âdem gibi, cennet bildiği memleketinden, vatanından kovulmuş bir âdemdir Nâzım Hikmet. Devletini, istemediklerini kovabilecek kadar sahiplenenlerden çok daha fazla seven bir adam. Hem sevgisinden hem bağlılığından hem de kendine sövenlerin cehaletini anlayıp onlardan nefret etmeden, yalnız onların olmadığını bildiği devletine ve yalnız onlardan ibaret olmayan milletine büyük bir şevkle, kararlılıkla ve inançla hizmet edişinden şüphe edilemeyecek bir adam. Aymazların sevmediği, kıymetini bilmediği, hain belleyip bellettiği bir adam. Yâd ellerde, özgenin takdiriyle, sevsin istediklerinin husumetiyle ve hasretiyle geçen ömrünü, sanat, edebiyat, fikir ve ülkü bakımından fevkaladeliği ancak zamanla anlaşılabilen eserler vererek doldurmuş bir adam. Saygısızca yaşayıp ölen ve tükenen hasımlarına mukabil eserleriyle yücelen ve ebedîleşen bir adam. Nâzım Hikmet`in, yıldızlar kadar, hatta gençliği kadar uzak olduğunu bildiği memleketine duyduğu hasret ve platonik aşk, böylesine bir bilmenin yakıcılığıyla, tükenmez bir ümitle ve gayretle birleşerek hem hizmetlerini çok değerli hem eserlerini ölümsüz eylemiş. Bu eser, sinesinden çıktığı milletinin sözde mümessillerinin sevgisinden mahrum kalsa da yüceliğinden emin olduğu milletinin sevgisiyle ve himayesiyle hikmetini gösterip yetiştirdiği bir eser üzerinedir. Bu eser; fikirleriyle, çalışmalarıyla, hizmetleriyle ve eserleriyle kendini vakfettiği yüce milletinin bir eseri olmuş Nâzım Hikmet üzerinedir.” Prof. Dr. Muhammet Savaş Kafkasyalı
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.