Bürokrasi ve modernleşme gibi iki tipik tek partili dönem gerçeğinin köklü bir merkezi devlet geleneği temelinden hareket alınarak incelendiği bu kitapta toplum ve devlet yapılanmasındaki radikal değişimlerin öncü güçlerine ışık tutulmaktadır. Biri araç ve diğeri amaç birleşimini temsil eden bu iki kavramın Atatürk Döneminde, bizzat kendisinin çizdiği çerçeve içinde bulduğu toplumsal dönüt ve yansıma, yeni devletin kurucu kadrolarının bir gelenek haline dönüşecek olan misyonunun da temelini oluşturmuştur. Bürokrasinin devlete içkin kimliği ve kendini konumlandırdığı kutsiyet alanı çok partili yıllara ve günümüz siyaset ve bürokrasisine sirayet eden güçlü bir hegemonik yanıt bulmuştur. Bu noktada toplumun edilgenliği ve devlet ile bütünleştirilmiş bürokratik kesimlerin onu domine eden aktivitesi, toplumsal özgürlük alanlarında ciddi bir sessizliğin oluşmasında etkili olmuştur. Askeri devlet geleneği, soğuk ve seçkin bürokrat tipi ve bu mutfağın önünde bulunan siyasi aktörler, köklü ve güçlü merkezi devlet geleneği içinde harmanlanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.