Anadolu Alevi kültürü, bin yıllık bir kültürel birikimi içinde barındırır.
Kaynağını, en olgun ifadesiyle Yunus Emre’de bulan Alevi-Bektaşi edebiyatı, Hacı Bektaş Veli sevgisi ve bağlılığı etrafında oluşup, bu kültürel etkiyle şekillenerek, 14. yüzyılda Kaygusuz Abdal’la beraber kurulmuş diyebiliriz.
Alevilerde, Alevi kültüründe müziğin özel bir yeri vardır. Alevi kültüründe temel olan sözdür ama müzik sözün gücünü güçlendiren bir etkiye sahiptir. Bunun en açık görüldüğü yer; âşıklar ile deyişlerinin Cem’de söylenişidir. Cem’de, muhabbette, müziğin vazgeçilemez bir yeri vardır; bunun için Aleviliğin bir simgesi de sazdır desek yanlış olmaz. Bu kültürün membaı saz, söz, dem, sanat, edebiyat ve felsefedir. Alevi âşıkları, asırlar boyu sürüp gelen bu eşsiz geleneneği bağlama ile yoğurarak, kültürlerini kuşaktan kuşağa taşımışlardır.
Aleviler; cemlerinde, muhabbetlerinde, kendilerini en özlü bir şekilde ifade etmenin bir yolu olarak, dupduru akan bir kaynak gibi âşıkların deyişlerinde geçen sözlerini temel alırlar. Hakikati dile getiren âşığın sözü, sazın namelerinde birleşerek Alevilikte kutsal bir hal alır.
Yaşamlarının tüm zorluklarına rağmen çileyi, sevgiyi, aşkı, direnişi, zulmü dile getiren halk edebiyatının güzel örneklerini vermiştir âşıklar...
Hem araştırmacı hem de derlemeci olan Ali İhsan Tuncalı, âşık diyarı olan Emlek´’i köy köy gezerek âşıklarını dinlemiş, deyişlerini derlemiş, titiz bir çalışma ve yalın anlatımıyla âşık edebiyatına değerli katkılar sunan yazarlardandır.
Aşık Kemter´i, Aşık Veli´yi, Aşık Agâhi´yi, Aşık Kul Sabri´yi, Aşık Hüseyin Gürsoy´u, Aşık Veysel Şatıroğlu´nu, Ali İzzet Özkan´ı, Aşık Hüseyin Özdemir´i ve Turani Baba gibi bir çok aşığın deyişlerini derleyip, gelecek kuşaklara bir miras olarak bırakmıştır.
Yayınevimiz; bu değerli eseri saygısının bir nişanesi olarak okurlarıyla yeniden buluşturmuş, toplumsal hassasiyeti ile sorumluluğunu göstermiştir.
Bu emeğe layık olmuşsak, ne mutlu bize...
Aşk ile...
(Tanıtım Bülteninden)