“Duha’ya (kuşluk vaktine) ve leyl’e (geceye) yemin ederim.” (Duha, 1-2)
“Duhâ”dan maksat, Peygamber’in (s.a.s) parlak ruhaniyeti, “leyl” de onun gece gibi olan cismaniyetidir.
- Sultan Veled
“Biz senin sadrını şerh etmedik mi? Ve senden ağır yükünü kaldırmadık mı? Senin zikrini yüceltmedik mi?”(İnşirah,1-4)
Allah bu ayetlerde Peygamberine şöyle hitap ediyor: “Senin boş göğsünü ve saf kalbini açtık ve onları, kudretin izlerini kabul etmek, bâtına sıkıca tutunmak ve Hakk’a itimat için genişlettik. Ümmetinin günahlarının yükü sırtını kambur ve seni zayıf yapıyordu. Ve sen kafirler için üzülmekten dolayı rahatsız ve kararsız bir haldeydin. Senden bu yükü aldık. Onların bütün günahlarını affettik ve senin kalbine dinginlik ve sükûnet verdik. Ve senin ismini, zikrini ve şöhretini yücelttik, çünkü onu kendi ismimize bağladık ve tevhid formülü ile çiftleştirdik.”
- Meybudi
“Yemin olsun incire (tin) ve zeytine, Sina dağına (Tur-ı Sina), ve şu emin beldeye ki, gerçekten biz insanı en güzel biçimde yarattık.”(Tin, 1-4)
İnsanı hakikatine doğru yolculuğa çıkaran bu ayetlerde Allah çok şerefli dört şeye yemin ediyor: 1. Kalbe yemin; ayetteki “tin” (incir) kalbe işaret eder. Bu kalp, akla dayalı şüphe ve vehimlerden arındığı zaman onda ledünnî ve manevî ilimler ortaya çıkar. 2. Ruha yemin; zeytinle işaret edilen şey insani ruhtur. Bu ruh, sırrın nuruyla aydınlanınca içindeki kemalat ortaya çıkar. 3. Sırra yemin; Tûr-ı Sînâ ile sırra işaret edilmiştir. Sır, ilahi tecelli yeridir. Hakk’ı müşahede, O’nunla konuşma ve dertleşme mahallidir. 4. Emin beldeye yemin; ârifin emniyet hali, temkin hâlinden sonra elde ettiği gizlilik hâlidir. Bu, ilâhî hüküm ve hikmetlerin edebine göre amel etmek ve ibadetleri yerine getirmek için sebeplere dönme makamıdır. Bu makam, “Gerçekten biz insanı en güzel biçimde yarattık” (Tin, 4) ayetiyle üzerine yemin edilen kamil insanın makamıdır.
- İmam Kuşeyri
(Tanıtım Bülteninden)