< 1 2 3 4

Ziya Gökalp Kimdir?

 

Türk dünyasında ve Türk edebiyatında “Türk milliyetçiliğinin babası” olarak kabul edilen, çok büyük hayran kitlesine ulaşmış en başarılı yazarlar arasında Ziya Gökalp yer alıyor. Dönemin yazarlarının en büyük özelliklerinden olan çok yönlülük Ziya Gökalp’te de hayat bulmuş, sadece yazarlık değil toplumbilimci, şair ve siyasetçi yönüyle de ön plana çıkmıştır. Kitaplarında olduğu kadar sosyal hayatında da siyasi konular önemli bir referans olmuştur. Almanya’dan online Türkçe kitap siparişi vermek isteyen okurların da en çok tercih ettiği Ziya Gökalp, Köln Kütüphane’de sizleri bekliyor.

 

Ziya Gökalp Ne Zaman Doğdu?

 

Ziya Gökalp 1875 yılında, Diyarbakır’da dünyaya gelmiştir. Asıl adı Mehmet Ziya olan Ziya Gökalp’in babası yerel bir gazetede memurdur. Bu vesileyle kendisi de eğitimine doğduğu yerde başladı ve amcası sayesinde geleneksel İslam ilimlerini öğrendi. 18 yaşında intihar girişiminde bulunan usta yazar başarılı olamayınca kendini okumaya vermiştir. Veteriner olmak için Baytar Mektebi’nde okurken İbrahim Temo ve İshak Sükuti ile ilişki kurarak Jön Türklerden etkilendi, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. Muhalif eylemleri nedeniyle tutuklandı ve Diyarbakır’a sürüldü.

 

Ziya Gökalp Yazarlığa Nasıl Başladı?

 

1 yıllık hapishane hayatının ardından Diyarbakır’a sürülen Ziya Gökalp, burada memuriyet yaptıktan sonra İttihat ve Terakki’nin şubesini kurdu ve temsilci oldu. Bu dönemlerde Peyman gazetesini çıkardı ve yazarlığa da adım atmış oldu. İttihat ve Terakki’ye bağlı olarak yaptığı çalışmaların yanında Genç Kalemler dergisini de çıkardı. İstanbul’a taşındıktan sonra Türk Ocağı’nın kurucuları arasında yer alarak deneğin yayın organı olan Türk Yurdu öncelikli olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası gibi yerlerde yazılar yazdı.

 

Usta yazar dergilerdeki yazılarına ve İttihat Terakki’nin çalışmalarına devam ederken, Selanik’teki kongreye Diyarbakır delegesi olarak seçildi ve sonrasında Selanik’te yer alan merkez yönetim kurulunda yer almaya başladı. Bu dönem onun yazarlık hayatında da değişiklikleri getirecek olan yazısını yazmasını sağladı. Dünyadaki tüm Türkleri birleştiren, çok güçlü bir Türk devletinin kapılarının açılmasını dile getirdiği Altun Destanı’nı yazdı ve Genç Kalemler Dergisi’nde yayımlandı.

 

Ziya Gökalp Nerede Öğretmenlik Yaptı?

 

Ziya Gökalp, derneğin merkezinin İstanbul’a taşınması ile o da İstanbul’a geldi ve çok kısa bir süre içerisinde Meclis-i Mebusan’da görev yapmaya başladı. Meclisin 4 ay sonra kapatılması ile öğretmenlik hayatı da başladı ve ilk olarak Edebiyat Fakültesi’nde göreve atandı. Kısa sürede görüşlerini fakülteye de benimsetti ve ders programlarından okutulacak kitaplara kadar her şey onun yönlendirmeleri ile belirlendi. İlerleyen dönemlerde bir toplumbilimci olarak İstanbul Üniversitesi’ne sosyoloji profesörü olarak atandı ve üniversitelere sosyoloji konusu ilk kez Ziya Gökalp sayesinde girmiş oldu.

 

Ziya Gökalp Neden Sürgüne Gönderildi?

 

Ziya Gökalp bu zamana kadar başarılı bir şekilde sürdürdüğü görevlerinin tamamından, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle alındı. İngilizlerin üniversitelere girdiği dönemde İngilizler tarafından tutuklandı ve Ermeni soykırımı iddianamesi ile işgal mahkemesinin yargılamasına maruz kaldı. Mahkeme devam ettiği süre boyunca soykırım kelimesinden bile sürekli olarak kaçınmış ve karşılıklı öldürme konusunda savunmalarını sürdürmüştür. Mahkemenin sonuçlanması ile Malta’ya sürgüne gönderilmiş, yarıda kalan öğretmenliğini burada arkadaşlarına sosyoloji ve felsefe dersleri vererek devam ettirmiştir. 2 yıl boyunca devam eden sürgün hayatı boyunca başına gelenlerin tümü, ailesiyle mektuplaşmalarını konu alan Limni ve Malta Mektupları olmaktadır.

 

Ziya Gökalp Neden Öldü?

 

Hayatının son dönemlerine gelirken, sürgünden döndükten sonra üniversitede öğretmenliğe devam etmek istese de kimse onu almamış, Diyarbakır’a dönmek zorunda kalmış ve orada çıkardığı Küçük Mecmua dergisinde Türk Kurtuluş Savaşı’nı desteklemiştir. Hayat enerjisinden ve çalışma azminden hiçbir şey kaybetmeyen Ziya Gökalp, 1923 yılında Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti başkanlığına atanarak Ankara’ya gitti. En büyük eserleri arasında yer alan Türkçülüğün Esasları kitabının yayınlanmasının ardından, çalışmalarının devam ettiği sırada hastalığından dolayı bir süre dinlenmek için İstanbul’a gitti. Burada bulunduğu süre içerisinde hayatını kaybetti.

 

Ziya Gökalp’in Türkçülük Sistemi Nedir?

 

Osmanlı’nın parçalanma dönemlerine denk gelen zamanlarda, Ziya Gökalp de dönemin önemli isimleri gibi kendine ulusal bir kimlik aramaya başladı. Esas olarak istediği şey Türk toplumunun kendine has geleneklerinden ve kültüründen yola çıkarak, Batı’dan gelen bazı değerleri sentezlemekti. Zaman zaman batı edebiyatının ve batı kültürünün etkilerini yansıtsa da düşüncesinin temelinde Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak vardı. Dolayısıyla kendi düşünce sisteminin kültürel yapısını Türkleşme, dini yapısını ise İslamlaşmak olarak ele aldı.

 

Uluslararası kültür için en önemli değerlerin ulusal kültürler olduğunu savunarak hızla değişen saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koydu. Aynı zamanda hızla gelişen pozitif bilim anlayışına da direnmedi ve batıdan gelen bu anlayışı da kendince harmanladı. Buradaki en önemli nokta, toplumsal model olarak Emile Durkheim’i örnek almasıydı. Dayanışmacılık üzerine bir düşünce sistemi oluşturduğu sıralarda, kapitalizmin getirdiği sınıf ayrımlarını ortadan kaldırmak için mücadele etmek yerine, meslek gruplarına göre ayrımların ve belirlemelerin bulunduğu solidarizm akımının da Türkiye’deki öncülerinden biri haline geldi.

 

Yaşadığı dönem boyunca siyasi ve toplumsal düşüncelerini her yerde dile getirdiği gibi pek çok makale de yazarak Türkçülük düşüncesini sistemleştirmiştir. Milli edebiyatın gelişmesinde de çok büyük katkısı bulunan Ziya Gökalp, sırasıyla Turancılık, Oğuzculuk ve Türkiye Türkçülüğünü benimsemiştir.

 

Ziya Gökalp ile Atatürk’ün İlişkisi Nedir?

 

Cumhuriyet’in ilk yıllarına da denk gelen Ziya Gökalp, Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük övgüleriyle karşılaşmıştır. Edebiyat sevgisi ile bilinen Atatürk, dönemin tüm yazarlarını desteklediği gibi içlerinde kendine çok yakın hissettiği isimler de olmuştur. Ziya Gökalp de o isimler arasında yer almaktadır. Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında usta yazar için “Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp” demiştir.  

 

Ziya Gökalp’in Kitapları Nelerdir?

 

 

“Bir kavimde milliyet duygusu uyandıktan sonra, komşu kavimlere de kolayca yayılır. Çünkü milliyet duygusu uyanır uyanmaz, sahiplerinde yardımlaşma, fedakarlık ve mücadele duygularını arttırarak, onların ahlak, dil, edebiyat, ekonomi ve siyaset alanlarında ilerlemelerini hazırlar.”

 

“Türklerin şimdiye kadar bağımsız kalması, Çanakkale’den İngilizlerle Fransızları kovması ve silah bırakışmasından sonra, İngiliz silahlarıyla ve parasıyla donatılmış bulunan Yunanlılarla Ermenileri yenerek manevi bakımdan İngilizlere üstün gelmesi, hep bu ulusal kültürün gücüdür.”

 

Köln Kütüphane ile Almanya’dan online Türkçe kitap siparişi vermek çok kolay!

 


 
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: DE