Anasının rahminden dünyaya gülerek ayak basan ilk kişinin Zeyn olduğu söylenir. Hayatı boyunca da bu böyle sürüp gitmiştir. Biri üst damağında, diğeri alt damağında olmak üzere ağzında iki dişi vardır sadece. Oysa annesinin söylediğine göre ağzı bir zamanlar inci gibi bembeyaz dişlerle doludur. Yüzü uzuncadır Zeyn’in, elmacık kemikleri, çenesi ve gözaltları çıkıntılı, alnı açık ve yuvarlak, gözleri küçücük ve daima kıpkırmızı… Göz yuvaları, iki mağara gibi içeri göçük, yüzü tamamen tüysüzdür. Uzun mu uzun bir boynu vardır, o yüzdendir ki çocuklar hep zürafa diye çağırırlar onu. Sırtı hafif kambur, bacakları turna bacakları gibi uzun ve incedir. Ayakkabı giymeyi sevmez Zeyn, yassı ayakları yara izleriyle doludur ve her bir yaranın hikâyesini ayrı ayrı hatırlar.
Zeyn’in Düğünü, Tayeb Salih’in daha evvel yayımlanan başyapıtı Kuzeye Göç Mevsimi’nin geçtiği Yukarı Nil’deki aynı köyde geçer. Beldede yaşananlar, dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir topluluğunda yaşanan gerilimlerden farksızdır. Fakir ile zenginin, modern ile gelenekselin, dindar ile sekülerin çatışmasıdır bu. Bütün bir dünya, okurun kendi kuracağı sahne ve gerçekliğe rehin bırakılmıştır. Tayeb Salih’in yaratıcılığını ortaya çıkaran insani ton, okurun kalbinin tam ortasına yerleşmeye hazırdır.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.