Her kız, annesinin kaderini yaşamak zorunda mıydı? Daha doğar doğmaz alnıma o damga vurulmuştu; Emine’nin kızı. Benim suçum muydu yoksa annemin mi, işte onu bilemedim. Yıllar geçti, insanlar değişti ama ben, Emine’nin kızı olarak hiç değişmedim. Zamanın aynası oldu. Yaşamak zorunda bırakıldığım hayatın içinde sefalet, acı, keder ne varsa en dibine kadar yaşadım. Nasıl olsa Emine’nin kızıydım. Hayat denen kavganın belki de en derin yaralarını sarsam da ne annem ne ben ne de benden sonra gelenler kurtulabildi bu kaderden. Annem bana öyle bir miras bıraktı ki; cehennem çiçeklerini yüreğimde açtırdı. Ne kadar suçluydu? Peki onu bu hayatı yaşamaya zorlayanlar neredeydi? Ömrüne beni sığdıramadı, ben ise onu ömrümden hiç çıkarmadım. Bir asrın ‘Zehr-i Zakkum’unu yüreğime ekti. Çocukluğuma baktığımda, eksik etek süslemeleri peşimi bırakmazdı…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.