“Raymond Williams, Hardy’nin anlatı yurdunun Wessex değil, değişim ile gelenek arasındaki “sınır” olduğunu söylerken haklıdır, değişmekte olan kırsal hayatın sınırında mücadele eder onun kahramanları ve kaybederler. Yaşar Kemal’in Çukurova’sı da bir sınır-uzamdır, sınır ilişkilerin mücadele alanıdır ve onun başlıca karakterleri de kaybetmeye yazgılıdır. Fakat bir değerler manzumesi öne sürmez hiçbiri. Aklı başında hiç kimse onun anlatılarının eşkıyalar, hantal köylüler, hüzünlü göçerler, henüz teşekkül etmekte olan proto-proleterler üzerinden değerler telkin ettiğini var sayamaz. Hardy,nin, Faulkner’ın ve Yaşar Kemal’in edebi modernlik içindeki konumları ayrıksı biçimde semptomatiktir kanımca ve yapıtları modernlik anlatıları için birer geribildirim işlevine de sahiptir. Ne var ki, Faulkner ve Hardy’de geribildirimin bağlamı değerler, dolayısıyla kültürdür, Yaşar Kemal’deyse güç ilişkileri üzerinden tarihtir.” …
“Belki de Yaşar Kemal ilkseldir; genetik bilinçdışını doğrudan üreten bir ilk.”
Yaşar Kemal’in edebi modernlik içindeki yerini haritalandıran bu kitap da muhtemelen bir ilk’tir; haklı ya da haksız ezber bozmakta.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.