“Buraya gelip tek oturanlara şöyle bir bak, çoğunluğu seninle benzer durumdadır; herkesin kendi yaşanmışlığı, kendi karanlığı, kendi hikayesini oluşturuyor. İçtiğinden, yediğinden bir süre sonra tat almamaya başlıyor, anason kokusunu hissetmiyor, yediği mezelerin tadını alamıyor. Birkaç kadeh sonra beyninde artık geçmiş yaşamlar, gelecek korkusu, daha bilemediğimiz birçok sıkıntıların düşüncesi harekete geçiyor. Sende öyleydin; bakınca sana geçmişin karanlık girdabında boğulan, çırpındıkça batan birini gördüm. Düşünceler soyut gibi tanımlansa da düşüncelerin etkileri somuttur, davranışa yansır, dişlerini sıkarsın, yumruğunu sıkarsın, kaşların çatıktır farkına varmazsın. Öfkelisindir. Hüzünlüysen gözlerine yansır, saklamak zordur yani.” ...“İnsan bir acıya, derde düşmeye dursun, o kişi sadece kendi içinde bunu çok yoğun yaşar; etrafındaki dost, arkadaş, akraba falan hikaye. Acına ortak olmak, üzünçlerini paylaşmak diye bir gerçeklik yoktur; seni dinler, seninle ilgilenir birkaç saat, senin için yapacağım bir şey var mı der, fazla umutsuzluğa kapılmaman içinde düzelecek her şey, düzlüğe çıkacaksın der, biraz oradan buradan motive etmeye, moral vermeye çalışır; o kadar. Seni yalnız bırakıp gittiğinde, sen o sıkıntı ve dertlerle baş başasındır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.