Shakespeare, Michelangelo’nun Roma’da dünyadan ayrıldığı yıl, Stratford-on-avon’da dünyaya geldi. İngiliz rönesansının büyük sanatçısı ve Kral Lear’ın yazarı, Sistina Şapeli tavanını süsleyen, İtalyan rönesansının büyük ressamının yerine geçmişti sanki.
Ölüm; Shakespeare’i ana yurdunda, Cervantes’in Madrid’de öldüğü yılda buldu. İspanyol ve İngiliz rönesansının iki büyük sanatçısı, Don Kişot’un ve Hamlet’in, Sancho Panza ve Falstaff’ın yaratıcıları birlikte göçtüler dünyadan.
Michelangelo, kudretli ve acı çeken yarı tanrıları, ihtişamlı yalnızlıklarında resmederdi. Hiçbir İtalyan, onun trajik yüceliği ve kasvetli şiirselliğiyle boy ölçüşemez.
Cervantes’in incelikli yaratıları mizahın öyle soylu anıtlarıdır ki, dünya edebiyatında çığır açmışlardır. Hiçbir İspanyol, komik tiplemeler yaratmada onunla boy ölçüşemez.
Shakespeare pathos’ta Michelangelo’ya, mizahta ise Cervantes’e denktir. Bu bile tek başına yeteneğinin büyüklüğünü görmemiz için belli bir karşılaştırma imkanı sunar bize.
Dehasının zirvesine ulaşmasının üzerinden üçyüz yıl geçmesine rağmen, avrupa halen bir çağdaşmışçasına Shakespeare’le meşgul.
Oyunları, medeniyetin ulaştığı her yerde halen okunmakta ve oynanmakta. Belki de, zihnin doğasının büyük sanatçının eserinde gizlenmiş ve görünür kılınmış insan ruhunu aramaktan zevk almaya yönelttiği okuru en fazla büyüleyen Shakespeare’dir.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Eskişehir
Sayfa Sayısı : 408
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 10.2019