Arkadaşını Davet Et


Uyarı ve Sohbetler M.Nazif Gözükara- Karaca Yayın
Uyarı ve Sohbetler M.Nazif Gözükara- Karaca Yayın
Uyarı ve Sohbetler M.Nazif Gözükara- Karaca Yayın

Uyarı ve Sohbetler M.Nazif Gözükara- Karaca Yayın (003378)

0.0
Lieferant : Minber
Geldpunkte : 100
Rabatt-rate : %54 Rabatt
inkl. MwSt : $51.82
mit Rabatt : $23.84
inkl. MwSt : $23.84
Strichcode : 9789944191388

Uyarı ve Sohbetler M.Nazif Gözükara- Karaca Yayın

Yayın Tarihi2013-04-30
ISBN9944191388
Baskı Sayısı1. Baskı
DilTÜRKÇE
Sayfa Sayısı968
Cilt TipiCiltli
Kağıt CinsiKitap Kağıdı
Boyut

17 x 24 cm

Karaca Yayınevi tarafından hazırlanan Müminlere Vaazlar ve Sohbetler kitabını incelemektesiniz. M. Nazif Gözükara Müminlere Uyarı Sohbetler kitabı hakkında yorumları oku yup kitabın konusu, özeti, fiyatı, satış şartları hakkında bilgiyi geniş bir şekilde edinebilirsiniz.

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı " alak " dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2

Müminlere Vaazlar ve Sohbetler - Uyarı Sohbetler

BU KİTAP NİÇİN YAZILDI?

Dinini öğrenmek isteyen bir müslüman kardeşimizin ilk etapta bilmesi ve dik-kat etmesi gereken konular ve ameller nelerdir? Lazım olan bu bilgileri farklı kaynak-lara müracaat ederek değil de az da olsa bir kitapta bulabilmesi için...

Vaizlik, hocalık yapan veya evlerde ders yapan kardeşlerimize bir kaynak olsun, mü'min kardeşlerimiz kendilerine lazım olan itikadı, fıkhî, amelî, ahlakî ve bazı konuların akli izahını öğrensinler diye...

Aynı zamanda biraz farklı şeyler duyalım, dünya sevgisinden uzaklaşıp ahirete yönelelim, niçin bu dünyaya geldiğimizi, nereye gittiğimizi, görevimizin neler oldu-ğunu bilelim diye...

Netice olarak, hakiki tövbeye sarılıp kulluğumuzun gereklerini yerine getirip, böylece cehennem azabından kurtulup cennete girelim diye...

Mukaddime

Elhamdülillahi Rabbil ve Acirc;lemin. Vessafâtü Vesselâmu Ala Muhammedin ve Ala Ali Muhammed

Muhterem okuyucularım!

Sizden ricam, bu kitabı okumadan önce "Ya Rabbi, bu kitabı yazan kulunu affet, rahmetini ona ulaştır" diye dua etmenizdir. Bu kitabı yazmamın sebeplerini siz oku -yucularıma belirtmek istiyorum. Sizin de bildiğiniz gibi günümüzde her konuda pek çok kitaplar yazılmaktadır. Yeniden benzer eserler yazmanın pek anlamı yoktur. Gü-nümüz ortamında kitaplar ve dini eserler pek çoktur. Bunun yanında radyolardan, CD'lerden, internet ortamından, bazen de televizyon programlarından isteyen insan-lar pek çok bilgileri kolayca elde edebiliyorlar. Bir insana dini hususta bir şeyler an-latıldığı zaman şayet ilk kez duyuyorsa onu pür dikkat dinler ve ondan çok etkilenir. Ama şimdi dini terbiye almış insanlara, duymadıkları bir şeyi ulaştırmak kolay değil. Anlatılan konulan daha önce bir yerlerden duymuş veya okumuş olduğu için anlatı-lanın tesiri de azalmaktadır.

İşte ben aciz kul: "Mümin kardeşlerimin duydukları ve bildikleri şeylerden başka, az da olsa farklı bilgiler sunabilir miyim? Acaba vaizlik, hocalık yapan veya evlerde sohbet yapan kardeşlerimize bir kitap sunabilir miyim?" diye düşündüm. Bunu yap-maya çalışırken de kitabı doldurmak için değil de faydalı şeyleri sağlam kaynaklardan alıp ulaştırmaya çalıştım. Kitabın fihristine baktığınız zaman, belki içinizden "bunlar benim bildiğim konulardır" diyeceksiniz. Ama ben bu konulara biraz farklı bir şekilde yaklaşmaya çalıştım. Bir müslümana lazım olan konulan, kârını zararını bildirecek şe-kilde anlattım. İşlenen konularda özetle itikad konularına, fıkıh konularına değindim. O ibadeti yapmanın faydalarını ve terk etmenin cezalarını belirttim.

Bir diğer husus, okuyucuyu tefekküre az da olsa sevk ettirebilmek için bazı mü-him konulara değinmeye ve aklen izah edilmesi gereken konulara biraz ışık tutmaya çalıştım.

Eseri yazarken kitabın kolay anlaşılır ve akıcı olmasına gayret sarf ettim. konula-rın anlatım tarzı da sanki okuyucuyla konuşulup dertleşiliyormuş gibidir. İçerisinde belki bazı mahalli ibareler olabilir. Onun için okuyucu kardeşimden şimdiden hak-kını helâl etmesini rica ediyorum. Ve her insan ölecektir, bizler de her nefis gibi mu-hakkak ölümü tadacağız. Amel defterleri kapanacak; ama faydalı bir eser bırakanla-rın amel defterleri kapanmayacak, açık kalacaktır. Şu aciz kardeşiniz de bu müjdeye kavuşmak için bu kitabı yazmaya çalıştı. Az da olsa bu islam yolunda bir fayda olur ümidiyle, bu yanan ateşe bir bardak da günahkâr kardeşinizin gözyaşı dökülsün diye-rek bu hayırlı işe girişti. İstemeyerek yapılan yanlışlıklar ve kusurlar şahsımındır. Gü-zellikler, kâinatın efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)'in getirdiği nurlu islam dininindir, Kur'an-ı Kerim'indir.

Ey bu kitabı okuyan kardeşim! Sen bu kitabı okurken, belki ben âlem-i bekaya göç etmiş olabilirim ki olacağım. Bu duaya muhtaç kardeşinize ve onun anne ve ba-basına dualar etmeyi, o erhamurrahmin olan yüce mevla'dan rahmet ve mağfiret is-temeyi unutma!

Bu dünyaya gelen gider. Yaptığı amellerin karşılığını görür. Orada yalnız kalır, bir duaya muhtaç olur. Mağrurlanma insanoğlu senin sonun acep nicedir? ( uyarı sohbetler, müminlere vaaz ve sohbetler kitap, sohbetler kitabı, vaaz sohbetler oku, sohbet vaaz kitabı, m.nazif gözükara sohbetler, Nazif Gözükara vaaz ve sohbetler, online satın al, yayın, ucuz dini kitap, uygun fiyat, islami kitap satış, onlıne satış, ucuz kitap, internetten satış, yazar, tercümesi , karaca yayınevi sohbetler, sohbetler vaazlar, M. Nazif Gözükara Sohbet Kitabı )

m. nazif gözükara

BU KİTAP YAZILIRKEN NELERE DİKKAT EDİLDİ?

1-Başta kolay bir dil ile yazılmaya gayret edildi.

2- Bazen ayet ve hadislerde anlatılmak istenen mana, zahirdeki manadan farklı ola-biliyor. Ayet ve hadisin ifade ettiği gerçek mananın ne olduğu yazılmadığı zaman, oku-yucu farklı itikada ve amele düşebiliyor. Onun için biz de mümkün mertebe asıl ma-nası zahirinden farklı olmayan ayet ve hadisleri tercih etlik. Bazı yerlerde de ayet ve hadislerin zahirleriyle yetindik. Başka manalara da gelebilir, ihtimalini okuyucunun araştırmasına bıraktık veya alta dipnot olarak ek bilgi ekledik. Bu yanlış anlamayı as-gariye indirmeye çalıştık. Tabi bazı istisnalar da oldu.

Bazı kardeşlerimiz ehil olmadığı halde farklı anlamlar çıkarılmaya müsait olan bir ayet veya hadisi okuyup hemen zahirine göre itikadını ve amelini belirliyor. Bu çeşit bir hareket mücdehitlik taslamak olur. En doğru bilgiye ulaşmak için o konuyla ilgili diğer ayet-i kerimeleri, hadis-i şerifleri, İslâm tarihini çok iyi bilmeli ve o konuyla il-gili ayetlere, hadislere İslâm âlimleri ne şekilde mana vermişler, bu konuya nasıl bir hüküm koymuşlar, çok iyi bilmek icab eder. Hususen İslâm ulemasının çoğunluğu ne demişler, ona bakmak çok önemlidir. Şayet ayet ve hadislere bizim vermiş olduğumuz mana, İslâm âlimlerinin verdiği hükme, yani icmaya, cumhura ters düşerse, kendi dü-şüncemizi bir kenara bırakıp İslâm âlimlerinin verdikleri hükme inanmalı, öyle amel etmelidir. Müctehidler dini konularda isabet etseler iki, hata etseler bir sevap almak-tadırlar. Bazı zavallı kardeşlerimiz İslâm ulemasının icmasını, müctehidlerin verdiği hükmü beğenmiyor, ya kendi anladığı şekilde inanıp amel ediyor veya bir, iki kişinin ortalığı karıştıracak sözlerine bakıyor.

Dini konularda, İslâm âlimlerinin çoğunluğunun verdiği hükümle amel eden, on-ların dediği gibi inancını belirleyen, sağlam bir kulpa yapışmış olur.

"Eğer sen, âlimlerin ittifak etlikleri şeyle amel edersen;

İhtilaf ettikleri şey sana zarar vermez"

(Davud b.Ebi Hind)

3- Bir de bu kitabı yazarken kafada şüphe bırakacak sorulara yer bırakmamaya, mümkün mertebe faydasız ihtilâflara girmemeye çalıştık. Özellikle taassuptan kaç-maya çalıştık. Çünkü insanın taassuptan, çevresindeki etkilerden, fıtratın gereklerin-den, duygusallıktan, ifrat ve tefritten kurtulmadan gerçek ilme ulaşması, hakkı bul-ması zordur.

Günümüzde pek çok kişi dini emirleri kendi aklına, duygularına, fıtratına, vicda-nına göre ayarlıyor. Aklına, fıtratına uymayanı kabul etmiyor. Böyle duygularla hare-ket eden insanlara Allahu Teala'nın emirlerini anlatmak zor olur. Şimdi öyle bir ce-miyet oluşmuş ki, eskiden ayıp sayılan, günah sayılan durumlara şimdi övülen şeyler olarak bakılıyor. Daha önceki İslâm toplumunda açıklık ayıp ve günah sayılırdı. Şimdi ise öyle bir toplum oluşmuş ki açıklığı ilericilik olarak, üstünlük olarak görüyor. Ka-palılığı ise hor görüyor. Böylesi zihniyete sahip insanlara hakkı anlatmak çok zordur. İnsan inandığı gibi yaşamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar. İşte günümüz toplumu bu hale düşmüş. Haramlar içersinde çok kalındığı için haramlar bile normal gelmeye başlanmış.

İşte ey mü'min kardeşim, hakkı doğruyu bulmak istiyorsan orta yolda yürümeye çalış, ifrat ve tefritten, taassuptan uzak ol. Bir şeyin doğru olup olmadığına hükme-deceğin zaman sadece aklının, duygularının, fıtratının tesiri altında ezilme. Akıllı ki-şiye yaraşan hakkı tutup kaldırımsıdır. Taassupçuluk yapmamasıdır. Öyleyse bir şeyin doğru veya yanlışlığına karar vereceğin zaman gereken nakli ve akli bilgilerin olsun. İslâm ulemasının görüşlerini iyi bil ve değerlendir. Hiçbir zaman orta yolda yürümek-ten ayrılma, şüpheli hususları terk et. Kesin bilgilerle amel et ve Allah-u Teala'dan doğru ve faydalı ilim iste.

Konuları sahih hadisler ve haberlerle delillendirmeye çalıştık. Bunun yanında işlenen konular nasihat ve amele teşvik edici anlatımlar olduğu için, bazen zikretti-ğimiz hadislerin ve sahabelere nispet edilen sözlerin manalarında, dini açıdan bir sa-kınca görmediğimiz durumlarda, haberin kaynağına inmeden oku duğumuz gibi aktar-dık. Veya aldığımız kitabın ismini zikretmekle yetindik. Sahabe-i kirama ve Peygamber Efendimize ait olarak zikredilen söz ve davranışlarda ciddi kaynaklar zikredilmemişse bunlar onlara nispet ediliyor demektir. O gibi durumlarda haberin zayıflığını belirt-mek için genelde "rivayet olunduğuna, söylenildiğine veya haberde geldiğine göre" gibi benzer ifadeler kullanıldı. Bu konularda daha sahih bilgiye varmak isleyen kar-deşlerimiz, onların kaynağım sorup araştırsınlar. Bu konulardaki hatalarımızın bağış-lanmasını yüce Rabbimden niyaz ederim.

Kitaptaki konulan sıralarken benzer konular yan yana getirilmedi ki okuyucu benzer ifadelerle sık sık karşılaşmasın.

Bir de bu eserde ben, düşüncelerimi, duygularımı okuyucuyla paylaşmak istedim. Kalbimdekilerini az da olsa sayfalara dökmeye çalıştım. Müslümanlara faydası olma-yacak, yersiz uzatmalardan kaçınmaya ve onlara lazım olan bilgileri vermeye çalıştım. Kısacası az yazıp çok bilgi vermeye gayret ettik. Ayrıca derslerimizde sık sık namaz ko-nusuna değindik. Bu da dinimizin namaza verdiği önemden dolayıdır. Çünkü iman-dan sonra namaz gelir. Namaz kılmayanların imanları dahi tehlikededir.

Rabbim kala tesirini halk etsin. O hidayet etmeseydi bizler hidayete kavuşamaz-dık.

SOHBET 1 : UYARI

Ey kardeşim! Gaflet uykusundan uyan artık. Gün gelir Azrail (a.s.) seni uyandırır. O zaman da uyanmanın faydası olmaz sana. Ölmeden önce fırsat elde iken, can tende iken kendine gel. Dünyaya oyun ve eğlence için gelmediğini bil! Bu dünyada sana ve-rilen vazifeler var. Vazifen kulluktur. Bu görevden seni alıkoymak isteyen nefis ve şey-tan gibi iki azılı düşmanın var. Tefekkür el! Günahların sonunun olmadığını düşün! Bir gün bu dünyada yaptığın tüm hareketlerinden hesaba çekileceğini düşün! Gün gelecek yaşlanacaksın, günah işlemek istesen de işleyemeyeceksin.

Madem günahlar, zevkler, sefalar bizi terk edecek, öyleyse onlar seni terk etmeden sen onları terk et ki, Allah indinde bir kadrin olsun. Dünya zevklerine aldanma! O bir rüya gibidir. Gün gelir biter gider. Dünya vefasızdır, sana bir zevk yaptırır, yüzlerce acılar tattırır.

Dünya zevkleri fanidir, ahiret zevkleri ise bakidir, devamlıdır. Ve de çok güzeldir. Dünya zevkleri için ahiret zevklerini kaçırmak akıl kârı mıdır? Bu gerçeği sen de bi-liyorsun. Bile bile kendini zarara sokma. Bile bile kendini tehlikeye atma. Nefsime, şeytana gücüm yetmiyor deme. Şeytanın yolunda gitmenin cezası ateşte yanmaktır. Ateşte yanmanın ne olduğunu hiç düşündün mü? Hamamın sıcağına, hatta acılara bile dayanamayan biz aciz kullar, acaba cehennem ateşine nasıl takat ge-tirecek, hiç düşündün mü? Ahiretin korkunç manzaralarına kalbin nasıl dayanacak, hiç düşündün mü?

Dünyada bir karanlık odada yalnız kalmaya korkan insan, ölüm anında Azrail'in günahkâra korkunç surette göründüğü gibi kendisine görünse acaba ne yapabilir? Ka-birde, o yalnızlık çukurunda, amel sandığında Münker Nekir'i görünce acaba kalbi nasıl dayanacak? Dünyadaki her kötü ahlakı bir yılan ve akrep olup onu ısırdığında hali nice olacak?

Ey kendini cesaretli sanan insan! Cehennem ateşini, sıratı görünce, bu manzaralar karşısında kalbin taş olsa erir. Acaba önünde böylesi engeller varken hazırlık yapıyor musun? Yapmıyorsan haline oturup ağlaman lazım. Allahu Teala'dan yardım istemen lazım. Tövbeye sarılman lazım. Sen ki açlığa dayanamıyorsun. Susuz-luğa, sıcağa, soğuğa dayanamıyorsun. Halen acizliğini anlamadın mı? Hangi cesaretle ve Acirc;lemlerin Rabbi'ne karşı geliyorsun. Keşke kime karşı geldiğini bir bilseydin. Keşke dünyaya dalmış, kulluğunu, görevini unutmuş olanlar, önlerindeki zorlu günleri az da olsa bir görebilseydiler. Yemekten içmekten kesilirlerdi, gülmezlerdi, ağlarlardı.

Ey zavallı insan! Rabbine dön. Yanlış yola gidiyorsun. Yanlış yolu bırak, tövbeye gel. O yolun sonunda tehlikeler, zorluklar, korkunç şeyler ve ateş var. Nereye gidi-yorsun? Dön geri, dön geri!.. Bak yaşlanıyorsun, ömrün kısalıyor, güzelliğini yitiriyorsun, gücünü, sıhhatini yavaş yavaş kaybediyorsun. Bu nimetlerden hesaba çekile-ceksin. "Ömrünü nerede geçirdin, sıhhatini, kuvvetini nerede tükettin?" denilecektir. Allah yolunda geçirmişsen ne mutlu sana. Yok, şeytanın yolunda geçirmiş isen yazık sana, vay sana..

Her insan doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Bu Allahu Teala'nın kanunudur. Sonra kabre girer, mahşer meydanında toplanır, ya cennete veyahut cehenneme girer. Nere-nin adayı olduğuna sen karar ver.

Ey insanoğlu! Senden önce gelip geçenlere bak. Toprak altında bir fatihaya muh-taç olarak yatanlara bak, ibret al. Ben daha geç ölürüm, deme. Her gelecek yakındır. Şeytana kanma. Senden öncekiler de daha ölüme çok var derlerdi; ama bir de baktı-lar ki, bilmez dedikleri ömür bitti de, bir göz açıp kapama gibi. Bir rüya gibi! Bitli bil-mesine; ama bundan sonraki nasıl olacak? Ölüm kolay değil, cenneti kaçırmak kü-çümsenecek bir şey değil. Bu zorluklan kolaylıkla geçirecek salih ameller hazırlayalım. Hemen tövbe edelim, namaza başlayalım. Kuranı ve dinimizin emirlerini öğrenelim. Ölene kadar, ya öğrenen veya öğreten olalım ki, gerçek huzura kavuşmuş olabilelim. Huzuru ve mutluluğu günahlarda değil de; Rabbin emirlerine uymakla ve nefse mu-halefette arayalım.

Yüce yaratıcı kendisine asi olan kulların kalbinden huzuru almakla onları hem dün-yada cezalandırdığı gibi, ahirette ise daha büyük azaplara koyacaktır. Kendi emirlerine uyanların kalbine huzur verdiği gibi ahirette de daha büyük mükâfat olan cennete girdirecektir. "Doyumsuz nefsin arzuları peşinde koşanların tüm zevkleri, azıcık manevi bir huzura denk gelemez" Çünkü zevk ayrı bir şey; huzurlu olmak ise, apayrı bir şey! Günahlarda zevk olsa da, arkasında pişmanlık, huzursuzluk, ruhi ıstırap ve cehennem ateşi var. Rabbin emirlerine uymakta ise, huzur, mutluluk ve cennet var.

İtaat eden kullar üzülseler bile, o üzüntülerinde Allahu Tealâ nın rızasını aradıkları için kalpleri huzurla dolup nurlanmaktadır. Dünyalık ve günahlar sebebiyle olan üzüntüler ise kalbe zulmettir. Rabbini tanımayıp günahları rahatsızlık duymadan işleyebilen insanlar, nasıl bir kalp taşıyorlar? Onu anlamak çok zor. İnsanlar günaha de-vam ettikçe kalpleri kararıp adeta taş kesiliyor. Artık hakkı, doğruyu görmeyip olay-lardan ibret almaz oluyorlar!

Bu anlattıklarıma evet, doğru söylüyorsun deyip de yanlış yolda ısrar edenlere ma-alesef bizlerin yapacağı bir şey yoktur. Elimizden bir şey gelir, o da duadır.

Ya Rabbi, sen kullarına hidayet eyle. Onları cehennem ateşinden koru ve bizleri rahmetinden mahrum eyleme! ( ve Acirc;min)

Bir faide bahşeder mi? Heyhat!

Vaktinde yapılmayan nedamet..!


(Şair)

"Kıl tevbe seyyiatına (günahına) gözler kapanmadan

Vaktiyle gör hesabını defter kapanmadan!"


(Huldi)

HATİME

Allah-u Teala'nın hidayet ve yardımıyla bu kitap tamamlanmış oldu. Rabbim, kitaplarından yararlanmış olduğum tüm alimleri rahmet, feyiz ve bereketiyle kuşatsın. Biz-leri riya ve gösterişten, büyük şirkten korusun. Kendi yolunda yapmış ol-duğumuz azıcık gayretimizi çok kabul eylesin. Ölürken cümlemize imanımızı yoldaş eylesin. Bizleri oku duğuyla amel eden kullarından eylesin. Oku dukça kibirlenen de-ğil de tevazu sahibi olanlardan ve Allah'ın ilminin karşısında acizliğini anlayanlardan eylesin. Her bilenin üstünde bir tane daha iyi bilenin olduğunu düşünenlerden eyle-sin. Bizlere hakkı, doğruyu ve sırat-ı müstakimi nasib eylesin.

Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım! Affetmek senin şanındandır.

Affetmeyi seversin bizleri de affeyle. Cennetine girmekle kurtuluşa eren kullarından eyle. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e komşu eyle. Ya Rabbi sen yücesin, noksan sıfatlardan münezzehsin, senin her şeye gücün yeter. Kulluğa, ibadete en layık olan sensin. Verdiğin nimetlerin hakkını bizler veremeyiz. Biz sana hakkıyla kulluk yap-maktan, seni hakkıyla övmekten aciziz. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin, büyük-sün. Farkına varmadan yanlış itikatlara düştüğümüz zamanlar dahi ya Rabbi! Sen na-sıl emir vermiş, ne şekilde inanmamızı istemiş isen biz öyle inandık. Sen hatalarımızı, yanlışlarımızı, günahlarımızı affeyle!

Bu kitabın tamamlanmasında emeği geçen tüm kardeşlerimize ve bu eseri okuyan müslümanlara Rabbim hem bu dünyada hem ahirette iyilik versin ve onları cehen-nem ateşinden korusun. ( ve Acirc;min)

İçindekiler

Bu Kitap Niçin Yazıldı?

Mukaddime

Bu

Kitap Yazılırken

Nelere Dikkat Edildi?

Uyarı

İman Ve İslâm

Allah (C.C.)

Kur'an-ı Kerim

Hz. Muhammed (S.A.V.)

Namaz

Ramazan ve Oruç

Zekât Ve Öşür

Hac

Tövbe

Allah'ın Resulünü Sevmek

Sabır

Fakirliğe Sabır

Hastalıklara Sabır

Ölüm Olaylarına Karşı Sabır

Hapse Sabır

Müminler İntihar Edemezler

Öfke Ve Hilim

Dünya Sevgisi

İlim Ve ve Acirc;lim

Dil

salâvat-ı şerife'nın önemi

islâm kardeşliği

İhlâs ve riya

allah korkusu

şükür

zina

gıybet, koguculuk, kötü zan, kusur arama

cihad

kötü arkadaş

cömertlik ve cimrilik

faiz

nikâh ve talak

ölüm

zikir

kabir

kibir ve tevazu

mahşer (haşr)

güzel ahlak

cehennem

cennet

yalan, sözde durmamak, emanete ihanet

içki

kumar

BU DİN KOLAY GELMEDİ

KUL HAKKI

SELAM VE MUSAFAHA

EMRİ BİL MARUF NEHYİ ANİL MÜNKER

TESETTÜR

RÜŞVET

DUA

SADAKA

ANNE VE BABA HAKLARI

KOCA HAKLARI

KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKLARI

KADINLA GEÇİM NASIL OLMALI?

EVLAT HAKKI (GENÇLİK)

CAMİ VE CEMAATİN ÖNEMİ

SILA-I RAHİM (AKRABALARI GÖRÜP GÖZETMEK)

CUM'A GÜNÜ VE CUM'A NAMAZİ

KOMŞU HAKKI

ÜÇ AYLAR (RECEB VE REGAİB)

Mİ'RAC KANDİLİ

ŞABAN AYI VE BER ve Acirc;T KANDİLİ

KADİR GECESİ

RAMAZAN BAYRAMİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)'İN DOĞUMU

HİCRET

HİCRİ YILBAŞI (MUHARREM VE AŞURE GÜNÜ)

MİLADİ YILBAI

KURBAN VE KURBAN BAYRAMI

HATİME

Karaca Yayınları M. Nazif Gözükara Müminlere Uyarı

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: DE