Üstkurgunun sadece son dönemlerin bir uygulaması olmadığı ama çağın vardığı yaşam ve anlayışların yansıması olarak edebiyatta daha sık ve daha belirgin bir durum olarak karşımıza çıktığı netlik kazanmaktadır. İnsanoğlunun kurgu tarihi, gerçeklik algısını kendi perspektifinden dil aracılığıyla yazıya taşıması, kendisi kadar eskidir. Aristo Poetika’sında o zaman için şiir olan urguyu bir mimesis, bir temsil, bir taklit görmüş ve ilgili eserinde kurguyu incelemiştir. Chaucer’ın Canterbury Hikayeleri’ni çerçevelendirmesi, Shakespeare’in oyun içinde oyunları, 17. ve 18. yüzyıl romanında mektup formunun kullanılması, Richardson ve Fielding’in roman akışını kesip araya giren anlatıcıları, hepsi bir anlamda üstkurgunun öncülerdir ve yine parodik bağlamda Laurence Sterne’in Tristram Shandy ve Jane Austen’in Northanger Abbey’i gibi komik romanlar da üstkurgunun ilk örneklerindendir.
Kurgu nasıl kurulursa kurulsun, ister klasik bir tarzda kurallar içinde kurulsun, ister modern tarzda değişen kurallar içinde kurulsun ve isterse postmodern tarzda kuralsızlıklar içinde kurulsun, kurgu kurgudur. Gerçek kurguya yerleştirilmeye çalışıldığı için ve de gerçek kurguya doğal olarak yerleşemeyeceği için üstkurgu kaçınılmaz bir durumdur. Kurgu organik bir şey değildir. Dolayısıyla iç tutarlılığından tam anlamıyla söz edilemez. Kurgunun çerçevesini aşma eğilimi onun yapısında vardır ve üstkurgu kendine dayanak aldığı yer tam da burasıdır... Üstkurgu, kurgunun kendisi ile alakalı bir durumdur. Patricia Waugh, edebiyatın hiçbir zaman özgür olmadığından, ‘özgün’ olamayacağından ve her zaman ‘yaratılmış’ ya da üretilmiş olduğunun paradoksal farkına varışından söz etmektedir... Kurgu, kısacası bir parabasistir; yani üstkurgusal düzlemde bir varlıktır. Parabasis, Aristophanes’te koro üyelerinin oyunun bir anında bir adım öne çıkıp, maskelerini çıkartarak izleyicilere aktör değil yurttaş olarak seslenme anıdır. İşte kurgu içindeki öğeler de kurgu dışına çıkıp durmakta, bağırarak veya fısıldayarak okura kurgu dışına seslenmektedir. İcat edilmiş bir dünyaya girildiğinin veya girdiğimizin bilinci karşılıklı hep vardır. Metnin, anlatının, romanın kısacası kurgunun bu parabatik kapasitesi, uydurulmuş kurgu dünyası ile yaşanan dünya arasındaki sınıra, üstkurgu oluşa ışık tutar. “Edebiyat hem çizgidir, hem de o çizginin ihlal edilmesidir. Parabasistir. Oradadır ama tamamıyla değildir.”
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.