Ulusal kültür politikaları her ülkede kendine özgü bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ama şekli ne olursa olsun, ulusal kültür politikalarının karşısındaki en önemli sorun, küreselleşmeyle kurduğu ilişki biçimidir. Küreselleşme ile kültür arasındaki ilişki konusunda iki karşıt görüş mevcuttur. Bölgesel kimliğin önemini savunan birinci görüşe göre, küreselleşme bizi kültürlerin pazara tabi olduğu ve hiyerarşik bir çerçeveye yerleştirildiği standartlaşmış bir dünya felaketine götürmektedir. Kültürün endüstriyelleşmesini destekleyen ikinci görüşe göre ise, küreselleşme özellikle yerel kültürün gelişmesi için yeni bir fırsattır. Teknolojik küreselleşme alternatif kanalların çoğalmasıdır, ama bu çoğalma zenginleştirici bir etki mi yapar yoksa etkileşimi arttırarak yeni bir tektipliğe doğru mu gider?
Teknolojiyi kültürel alışverişin yeni bir dinamiği olarak kullanmak mümkün müdür, yoksa küresel sanatla yerel kültür gittikçe ters uçlara savrulup kültürel kategoriler arasındaki ayrımı daha da mı derinleştirir? Kültür politikaları kavramı 20. yüzyılın başından beri gittikçe önem kazansa da, tek bir eksen üzerinden tartışılabilecek bir konu değildir ve diğer disiplinlerle de bağlantı kuran etraflı bir değerlendirme gerektirir. Çeşitli ülkelerdeki farklı yaklaşımlara ve somut bazı olaylara yer veren bu çalışma, kültür politikalarının çağdaş dünyadaki geleceği üzerine bilimsel bazı gözlemleri açıklamayı ve gittikçe daha fazla tartışılan bu konuya yeni yaklaşımlar sunmayı amaçlıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.